ALLAH İÇİN SEVMEK

Müslüman bir toplum olmamıza rağmen, bazı davranışlarımızda Müslüman'ca bir tavır almamamız, sorunun, İslam'dan değil; aksine biz Müslümanlardan kaynaklandığını bilmemiz gerekir.


Hayatımızın her anını ve her alanını tanzim eden İslam, bizlerin birbirimize karşı sorumluluklarımızı da belirlemiştir. İşte bunlardan biri de kardeşlik mevhumudur.


Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah'tan korkup sakının; umulur ki esirgenirsiniz." (Hucurat:10)


Allah'u Teâlâ, Müminlerin kardeş olduklarını beyan ettikten sonra, onların aralarını düzeltmenin gereğini ifade etmiştir. Evet, Allah Azze ve Celle, insan olmamız hasebiyle Müslümanlar arasında meydana gelebilecek olan tatsız şeylerin, sürtüşmelerin, kırgınlıkların ve küslüklerin kaldırılması noktasında görevi gene gücü yeten Müslümanlara vermiştir. Gücü yeten Müslümanların bu görevi yerine getirmeleri gereklidir.


Müminler, bir vücut gibidirler. Birbirlerine öyle bağlıdırlar ki, nasıl vücutta bir aza ağrıdığı zaman, onun ağrısı diğer azaları da etkiliyorsa, bir müminin sevinmesi veya üzülmesi durumunda diğer müminlerin hali de böyle olmalıdır. Onun için Peygamberimiz Aleyhissalatu vesselam bir hadis-i şeriflerinde:


           "Bir mü'minin diğer mü'min kardeşlerine karşı ilgisi, birbirini bağlayıp destekleyen bir binanın taşları gibidir" buyurmuştur. (Buhari)


          İslam tarihinde, Peygamber Efendimizin o mübarek ellerinde yetişmiş örnek nesil, bizlere kardeşliğin ne kadar önemli olduğunu ve gerektiğinde kardeşimizi, kendimize tercih etme konusunda ne kadar güzel bir örneklik teşkil ettiğine bakalım.


Huzeyfe el-Adevi radıyallahu anhu şöyle anlatmıştır:

"Yermük Harbi'nde amcamın oğlunu arıyordum. Yanımda biraz su vardı. Kendi kendime:

"Eğer yaşıyorsa ona biraz su vereyim" diyordum. Bir süre sonra onu buldum. Yaşıyordu fakat yaralıydı. "Sana biraz su vereyim mi?" diye sordum. Başıyla "Evet" diye işaret yaptı. O sırada bir adamın inlediğini duydu.

Yine başıyla "Suyu ona ver" diye işaret etti. O adamın yanına gidince: "Sana su vereyim mi?" diye sordum. O da: "Evet" dedi. Tam o esnada başka birinin inlediğini duyunca, bana: "O adamın yanına git" dedi.

Ben de o adamın yanına gittim. Yanına vardığımda son nefesini vermişti. Derhal diğer adamın yanına döndüm. Baktım o da ölmüş. Amcamın oğlunun yanına koştum ama o da ölmüştü"

Görüyoruz ki,  mü'min kardeşlerini Allah için sevmek ve onları kendi nefsine tercih etmek böyle olur. Bizden öncekiler, böyle yaptıkları için fazilet sahibi olmuşlardı. İnsanın onlara imrenmemesi elde değil, Cennet onlara helal olsun!

         İşte İnsanın kalbinde, mü'min kardeşlerini Allah için sevmek duygusu kuvvetlendikçe, bu sevgi sahibini dostluğa, yardım etmeye, sevdiğini malıyla, canıyla ve diliyle müdafa etmeye teşvik eder.

Selam ve Dua ile