AVRUPA, TERÖR ÖRGÜTLERİNİN SIĞINMA KALESİDİR

Avrupa sevdası ile yanıp tutuşanlar, her konuda Avrupa’yı örnek verenler, Avrupa kirliliğine imanlarını bulaştıranlardır. Avrupa kirliliğine imanlarını bulaştıranlar da, Müslümanların yüz karasıdırlar.

 

Emin olun Müslümanlar olarak kıyamet şartlarını yaşıyoruz. Müslümanların gündeminde İslâm Birliği yerine Avrupa Birliği var. Avrupalıların silahlarıyla Müslümanlar ölmeye, Avrupalılar da sömürmeye devam ediyorlar. İmanı olan her Müslüman kendi kendine sormalıdır: Yarın Allah’ın huzuruna vardığımda Allah benden niçin Avrupa Birliği’ne girmedin diye mi soracak, yoksa niçin İslâm Birliği’ne girmedin,  ya da neden  din kardeşlerinle bütünleşmedin diye mi soracak?

 

Aslında halkı Müslüman ülkelerin Avrupa Birliği yolunda olmaları, bunun için çalışıyor olmaları, Haçlıların açık bir zaferidir.  Avrupa birliği yolunda olmak, firavunların yolunda olmak demektir. Avrupa Birliğine girmek için çalışmak, bir an önce Hıristiyanlaşmak, Yahudileşmek ve dünyevileşmek için çalışmak demektir.

 

İslâm topraklarında Avrupa’nın hükümleri, Avrupa Birliğinin kriterleri Allah’ın ayetlerinin yerine ve önüne geçirildiği günden bu yana kan ve katliamlar durmuyor.

 

Dünyada masum insanları öldüren, hayatı zorlaştıran terör örgütleri, şer şebekeleri Avrupa tarafından himaye edilmektedirler. Kan ve katliamla varlıklarını ispatlamaya çalışan terör örgütlerinin ellerindeki silahlar  Avrupa patentlidir. Dolayısıyla Avrupa terör örgütlerinin doğal müttefekidir. Terör örgütlerinin sığınma kalesidir. Büyük Şeytan Amerika’nın “terör karakolu İsrail” Avrupa menşelidir. Avrupa’nın bir parçası olarak görülmektedir. İsrail ne yaparsa yapsın, hangi vahşete ve katliama imza atarsa atsın teşhir edilmez. İnsan hakları Avrupa içindir, Batı içindir, Amerika ve İsrail içindir. Küresel sistemin Firavunları, kapıkulları gibi çalışan medyanın marifetleriyle bütün Avrupa’da, İslâm ve Müslüman düşmanlığı yapılıyor. Avrupa yarın ki nesillerine bir tek İslâm düşmanlığını armağan ediyor. Avrupa’da bütün insanlığın gözünün önünde, masum insanların evleri  yakılıyor, kadın, çocuk ve yaşlı demeden insanlar en vahşi yöntemlerle katlediliyorlar. Buna rağmen zihinleri ve gönülleri çamurlaşmış politikacılar ise; İslam’a ve Müslümanlara saldırmakla prestij kazanmaya çalışıyorlar. Hem de en alçak ve en sinsi yöntemlerle…

 

Avrupa, küresel çapta silahın, uyuşturucunun trafiğinin ana merkezidir. İnsanlığı tüketen kötülükler Avrupa’dan dünyaya yayılıyor. Avrupa kıtasının başkentleri, kötülüklerin organize edildiği yuvalardır.

Avrupa, talanı haklı kılmak için yalanlardan kurulu bir dünyadır. Avrupa vahşettir. Vahşet ise bulaşıcıdır. Avrupa’nın en büyük hedefi, İslâm coğrafyasını Batı Emperyalizminin tarlası haline getirmektir.

 

İslâm topraklarında Avrupa’nın teşviki ve eliyle kurulmuş sosyal ve siyasal sistemlerin tümü, barbarlık operasyonlarıdır. Hepsinin müşterek hedefi, Müslümanların İslâm ile olan aidiyetlerini koparmaktır. İslâm dininin yerine Avrupa’nın hükümlerini ikame etmek ve insanlığı katletmektir.

 

Avrupa Birliğine girmek, şirk kazanına girmek demektir. Şirk necasetten ibarettir. Rabbimiz uyarıyor:  “Ey iman edenler! Müşrikler/Allah’a ortak koşanlar ancak bir necasetten/pislikten ibarettir. Artık bu yıllarından sonra, Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse lütfuyla sizi zengin kılar. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. “(Tevbe/ 28)

 

Bu ayetin ışığında; İslâm Birliğine rağmen Avrupa Birliği yolunda yapılan çalışmalar, kirli çalışmalardır. Müslümanları şirk ile, zulüm ve tuğyan ile kirletme girişimleridir. Avrupa çok ilahlı olması münasebetiyle kirlidir. Avrupa ile münasebet, kirlenmeye ve kirli kalmaya sebeptir. Müşrikler insan olmaları sebebiyle aslında bedenleri temizdir. Yani pislikleri doğuştan değil arızidir. Düşünceleri, yaşayış tarzları pisliktir. Amelleri pistir, düşünceleri pistir, hayatları pistir, hayat programları pistir, sistemleri pistir. Binaenaleyh onların hiçbir şeyleri alınmaz, hiçbir şeylerine değer verilmez, hiçbir şeylerine güvenilmez. Müşrikler bu pislikten, ancak iman taharetiyle temizlenebilir. Sahâbeden İbni Abbas (R.a.), müşrikle tokalaştığı için bir Müslümana abdest alması gerektiğini söylemiştir. İbni Abbas (R.a) onların bedenlerinin de pis olduğu kanaatindedir.

 

İslam Ümmetinin  ilmi, içtimai, ahlaki siyasi ve iktisadi seviyelerinin terakkisi için Avrupa’nın kokuşmuş, çürümüş hükümleri dahilinde değil, hududullah dâhilinde ve hükmüllah üzere çalışmak gerektiğini Müslümanlar olarak asla aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.

 

Selam ve Dua İle