Beynin şekli kişilik farklarını belirliyormuş

ABD'nin Florida State Üniversitesi Tıp Fakültesinden Doçent Doktor Antonio Terracciano öncülüğünde ABD, İngiltere ve İtalya'dan bilim adamları tarafından yürütülen yeni bir araştırma, insan beyninin şekliyle kişilik özellikleri ve ruhsal bozukluklara yatkınlık arasında belirgin bağlantılar olduğunu tespit etti.

Beynin dış zarının anatomik özelliklerini kalınlık, kapladığı alan ve alın-şakak bölgelerindeki kıvrılma miktarı bakımından ele alan araştırmacılar, bunların beş ayrı kategoride tasnif edilen kişilik özellikleriyle ilişkisini inceledi.

Olumsuz duygu durum hallerine yatkınlıkla tarif edilen nevrotiklik, sosyal ve duyarlı kişilik yapısıyla karakterize olan dışa dönüklük, farklı fikirlere ve yenikliklere açıklığın göstergesi açık fikirlilik, diğerkamlığın ve iş birliğine yatkınlığın göstergesi olan uzlaşabilirlik, öz denetimin ve tutarlılığın göstergesi olan sorumluluk temel kişilik özellikleri olarak inceleme konusu yapıldı.

Çalışmada, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri Kurumu tarafından yürütülen İnsan Konektom Projesi kapsamında verileri toplanan 22-36 yaşlarındaki 500 bireye ait beyin diyagramları incelendi.

İnceleme sonucunda araştırmacılar, insanları nöro-psikiyatrik rahatsızlıklara daha açık hale getiren nevrotiklik özelliği yüksek bireylerde beyin zarının kalınlığı artarken, kapladığı alanın ve alın-şakak bölgelerindeki kıvrılma miktarının azaldığını belirledi.

Öte yandan yaratıcılıkla, merak duygusuyla, yeniliğe ve farklılığa açıklık gibi kişilik özellikleri belirgin olan bireylerde ise tersine bir durum gözlendi. Bu bireylerin beyinlerinde dış zarın daha ince, yayılma ve kıvrılma bölgelerinin ise daha geniş olduğu görüldü.

İnsan beyninin yıllar içinde dış zarını incelterek, yayılma ve kıvrılma yoluyla kafatası içinde kapladığı alanı artırarak geliştiğini kaydeden bilim adamları, çocukluktan yetişkinliğe geçişte de aynı gelişimin söz konusu olduğunu, beynin olgunlaşmasıyla birlikte nevrotikliğin azaldığını, insanların duygularına daha hakim hale geldiğini, sorumluluk ve uzlaşılabilirliğin arttığını, insanların daha vicdanlı ve daha az çatışmacı hale geldiğini kaydetti.

Araştırmanın sonuçları Social Cognitive and Affective Neuroscience dergisinde yayımlandı.

 


Kaynak : Trthaber.com.tr