''Büyük meydan okumalara karşı daha çok bir işbirliği yapmalıyız''

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi 35. Toplantısı  açılışta yaptığı konuşmada, komite ile daha önce bir araya geldiğinde, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecinin tek başına siyasilerin yürüteceği bir süreç olmadığını söylediğini hatırlatarak, çalışmalarını bu çerçevede sivil toplumla beraber sürdürdüklerini ifade etti.

Bu darbe girişimi bir Avrupa demokrasisine karşı gerçekleşmiştir

Türkiye'nin tarih boyunca bir Avrupa devleti ve yüz yıldır da güçlü bir Avrupa demokrasisi olduğunu söyleyen Çelik, Bu darbe girişimi Avrupa topraklarında, bir Avrupa demokrasisine karşı gerçekleşmiştir. Gurur duyduğumuz olay şudur; Türk halkının demokrasi bilinci öylesine yüksek ki, halk sokaklara dökülmüş, 241 şehit verilmiş, binlerce yaralı verilmiş ve bu darbe girişimi geri püskürtülmüştür. diye konuştu.

Bakan Çelik, üst düzey bir yetkilinin konuya ilişkin açıklamasında taraflara itidal tavsiyesinde bulunduğunu hatırlatarak, Mısır'da Sisi darbe yaptığında da benzer bir açıklama yapıldığını, bu nedenle kendilerinin bu açıklamaya çok kızdığını belirtti. Çelik, şöyle devam etti:

Taraflar kim? Halkımızı öldürmek üzere bize silah doğrultanlar ile seçilmiş hükümetin temsilcileri, halkın kendisi. Dolayısıyla bütün bu çerçeve içinde eğer Türk demokrasisiyle güçlü bir dayanışma gösterilseydi dünyaya şöyle bir mesaj vermiş olacaktık; Avrupa Birliği'nin sınırları dışında da bir demokrasi saldırıya uğradığı zaman, AB kurumlarının ne kadar güçlü sahip çıktığını görecektik.

Bakan Çelik, Türkiye'nin aldığı OHAL kararına yönelik eleştirileri hatırlatarak, bu kararı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 15. maddesinin sağladığı derogasyon hakkını kullanarak aldıklarının altını çizdi.

Türkiye'ye, misafir ettiği üç milyon Suriyeli için AB tarafından taahhüt edilen mali yardımlara da değinen Çelik, bu paranın çok yavaş geldiğini ifade etti. Çelik, Türkiye, üç milyon kişi için devlet olarak faturalı 15 milyar dolar harcadı, sivil toplumla birlikte 25 milyar dolar harcadı. AB'nin pek çok ülkesinde utanç verici bir şekilde 300, 400 tane mülteci almamak için referandum yapılıyor. şeklinde konuştu.

Kendimizi AB'nin geleceğinden sorumlu hissediyoruz

Bakan Çelik, dün İtalya'da yapılan referandum ve Avusturya'daki cumhurbaşkanlığı seçimini de yakından takip ettiklerini belirterek, Şöyle düşünülebilir. İtalya'daki referandum ya da Avusturya'daki seçimler Türkiye'nin AB üyeliğini ne ilgilendirir. Ama çok ilgiliyiz. Biz AB üyesi bir ülke olmasak da kendimizi AB'nin geleceğinden sorumlu hissediyoruz. değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin sadece terörle mücadele ve göç konusuna indirgenemeyeceğini vurgulayan Çelik, taraflar arasındaki ajandanın çok büyük olduğunu, bunun temelini de katılım müzakerelerinin oluşturduğunu kaydetti.

Gelecek dönemin hem Türkiye hem de AB için çok yoğun geçeceğini söyleyen Çelik, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin son derece güçlü, yapıcı bir diyalog ve eleştiri çerçevesinde geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Çelik, Avrupa Parlamentosu'nun aldığı vizyonsuz karar gibi kararların marjinal kararlar olarak tarihe geçmesi, önümüzdeki dönemde büyük meydan okumalara karşı daha çok bir işbirliği yapmamız gerektiğini ifade ediyorum. dedi.


Kaynak : Trthaber.com.tr