Darbenin Yıldönümünde Diyarbakır Cezaevi'nde Protestolar
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden geçen 41 yıla rağmen tepkiler devam ediyor. Darbenin yıldönümünde protestoların adresi Diyarbakır Cezaevi oldu
12 Eylül askeri darbesinin üzerinden geçen 41 yıla rağmen tepkiler devam ediyor. Darbenin yıldönümünde protestoların adresi Diyarbakır Cezaevi oldu.
12 Eylül askeri darbesinin ardından adı işkencelerle gündeme gelen ve The Times gazetesince 2008 yılında yayınlanan “Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi” listesinde yer alan Diyarbakır Cezaevi, darbenin yıl dönümünde protestoların adresi oldu. 12 Eylül’de o dönemki adıyla ‘Diyarbakır 5 No'lu Askeri Cezaevi'nde yatanların, cezaevinin müze olması için çalışma yürütmek amacıyla kurduğu 78’liler Derneği, darbeye tepki amacıyla bir basın açıklaması yaptı. Cezaevinin önünde yapılan açıklamada konuşan Derneğin Eş Başkanı Hüseyin Barış, “Darbe üstüne darbe yememek için, Darbecilerle hesaplaşalım” cümlesiyle konuşmasına başladı. Darbeyle hesaplaşılmadığını vurgulayan Barış, darbenin etkisinin hala sürdüğünü savundu. Barış, “Sözde demokrasiye geçildiği,1983’den 2000’li yıllara kadar kurulan sözde sivil hükümetler, Milli Güvenlik Rejimi çerçevesinde iktidarı darbe rejimiyle bölüşürken; Latin Amerika’dan dünyaya doğru halklar, kendi darbecileriyle hesaplaşarak demokratik topumun gelişme koşullarını hazırladılar. Neticede, Türkiye toplumu ve halkı 12 Eylül darbecileri ile hesaplaşma iradesini geliştiremedi. Bu nedenledir ki 21’nci yüzyılın ilk çeyreğinin son yıllarındayız: 12 Eylül temel kurumlarıyla hala sürüyor” dedi.
Davutoğlu işkencede ölenlere başsağlığı diledi
Darbeye tepki gösterenler arasında Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da vardı. Cezaevi önünde bir açıklama yapan Davutoğlu, darbeyi yapanları kınayarak, işkencede ölenlere başsağlığı diledi. Davutoğlu, şöyle konuştu; “12 Eylül darbecilerini, o darbeyi destekleyenleri ve Diyarbakır cezaevinde ve diğer cezaevlerinde, sağcı, solcu, Türk, Kürt, Sünni, Alevi kim olursa olsun, her bir insana işkence yapanları, insanlık onurunu zedeleyenleri, buradan bir kez daha, en şiddetli şekilde kınıyoruz, lanetliyoruz. Gelecek nesillere bırakacağımız ülke mirası itibariyle, bütün bu geçmiş izleri silerek Cumhuriyetin 100'üncü yılına girerken hep beraber gerçek anlamda, insan haklarına dayalı bir hukuk, bir sosyal hayat her türlü kimliği ana dili saygı ile karşılayan yeni dönem başlatma inancıyla, Diyarbakır'dan bütün ülkemize 12 Eylül hatıralarını bir daha yaşatmama sözü veriyoruz ve yeni bir ülkeyi demokratik prensipler etrafında yeni bir demokratik toplumu hep beraber gerçekleştireceğimiz bir daha tekrar ediyoruz. Bu işkencelerde hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyorum. İnsanlık onuru zedelemiş olan bu acıları yaşamış olan aile fertlerinin acılarını paylaşıyorum. Bir daha böyle acıların yaşanmaması için hep beraber omuz omuza verme sözünü veriyorum.”
HDP “Darbenin etkileri hala sürüyor”
Halkların Demokratik Partisi de darbenin yıldönümünde yazılı açıklama yaptı. Darbenin etkisinin hala sürdüğünü savunan HDP açıklamada şu görüşlere yer verdi; “Darbeden bu yana Anayasanın hiçe sayılması, tek adam rejimi, temel hak ve özgürlüklerin pervasızca çiğnenmesi, yargısız infazlar, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye halklarına karşı devam eden hukuksuzluklar katmerleşerek devam etmektedir. 12 Eylül darbesinin bugünkü aklı ve uygulayıcısı olan AKP-MHP iktidarı, siyasi bekası için demokrasi, adalet, özgürlükler ve barış taleplerini şiddetle bastırmakta, 12 Eylül’ün karanlık günlerini aratacak uygulamalara imza atmaktadır. Cuntacıların hayalini kurduğu bütün hukuk dışılıklar bugün AKP-MHP iktidarının icraatları olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de Kürt sorununu çözümsüz bırakarak darbe mekaniğini işletmeye devam eden iktidar ve iktidarın açık, gizli ve derin ortakları bugünün 12 Eylül cuntasıdır.”
Tanrıkulu “AKP Darbeyi kendi çıkarı için kullandı”
12 Eylül Askeri Darbesinin yıldönümünde CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da bir açıklama yayınladı. Yazılı bir açıklama yapan Tanrıkulu, AKP’nin darbeyi kendi çıkarı için kullandığını savundu. Hükümetin adil yargılama konusunda 12 Eylül’ün bile gerisine düştüğünü ifade eden Tanrıkulu, “AKP bu meseleyi bile istismar edip kendi çıkarları için kullandı ve 2010 referandumunu darbeyle hesaplaşma sosuna buladı. Ancak darbenin başındakiler de, darbeci zihniyet de hiçbir zaman gerçek manada yargılanmadı. Darbe mekaniği ve mekanizmasını üreten nedenler ortadan kaldırılmadığı için ülkemiz 15 Temmuz’daki darbe girişimini yaşadı. Ve buna bağlı nedenlerle de ülkemiz 15 Temmuz sonrasında asker destekli sivil bir darbe düzeninin içine hapsedildi. AKP 15 Temmuz sonrası uygulamalarıyla 12 Eylül’e rahmet okuttu. Başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan haklarının tümü ayaklar altına alındı. Adil yargılama konusunda 12 Eylül’ün bile gerisine düşüldü” dedi.
Rakamlarla 12 Eylül Askeri Darbesi
12 Eylül 1980 gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin saat 03.00'te TRT, PTT ve diğer iletişim kurumlarına el koyarak başladığı darbe; İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel'in konutu ve diğer hedeflerin ele geçirilmesinin ardından saat 04.00'te radyolardan tüm ülkeye duyuruldu. İlk bildiride, "Girişilen harekatın amacı; ülke bütünlüğünü korumak, millî birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmaktır" ifadeleri yer aldı. Darbeyle Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Süleyman Demirel'in başbakan olduğu hükümetin faaliyetine son verildi, parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırıldı, ülkenin her yerinde sıkıyönetim ilan edildi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren Cumhurbaşkanı oldu. Yasama yetkisini kullanmak üzere Kenan Evren başkanlığında kuvvet komutanlarından oluşan Millî Güvenlik Konseyi kuruldu. Siyasi partiler lağvedildi, parti liderleri önce askerî üslerde gözetim altında tutuldu, sonra serbest bırakıldı, bir süre sonra ise bazıları yargılandı.
Darbeden sonraki aylarda ülke genelinde düzenlenen operasyonlarda, resmi rakamlara göre 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 98 bin 404 kişi ‘örgüt üyesi’ olmak suçundan yargılanırken, 7 bin kişi idam istemiyle yargılandı, 517 kişiye idam cezası verildi, 259 kişinin idam dosyasını Yargıtay onaylandı. Darbe sürecinde ise 49 kişi idam edildi. 1 milyon 683 bin kişi fişlenirken, 388 bin kişiye pasaport verilmedi, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı, 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti. Darbeden sonra 300 kişinin ölümü ‘kuşkulu bir şekilde’ şeklinde kayıtlara geçti. 171 kişi işkencede hayatını kaybederken, 14 kişi cezaevindeki uygulamaları protesto etmek için düzenlenen ‘açlık grevi’ eylemlerinde yaşamını yitirdi.