Dolmabahçe Sarayı´nda 132 yıllık Japon gazete kupürleri bulundu
Dolmabahçe Sarayı, döneminin bütün ihtişamını yansıtan mimarisiyle hayranlık uyandırıyor. Her gün binlerce kişinin gezdiği sarayda bir taraftan da yeni sürprizler ortaya çıkıyor. Bunun son örneği, Japon gazetelerine ait 132 yıllık kupürler oldu.
Japon Prensi Komatsunun hediyesi
Japon gazete kupürlerinin ortaya çıkışı tesadüfen gerçekleşti. Her şey aslında 132 yıl önce Japon Prensi Komatsunun Osmanlı padişahı II. Abdülhamidi ziyaret etmesiyle başladı. Prens Komatsu, Japonların en şerefli nişanı Kikuka-Daijusho ile birlikte II. Abdülhamide pek çok hediye sundu. Bunların içinde nakışlı bir paravan da bulunuyordu. Hikayenin gerisini Milli Saraylar İdaresi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çapoğlu şöyle anlatıyor:
Bu paravan, Milli Saraylar envanterinde yer alan önemli sayıdaki Japon eserlerinden bir tanesi Dolmabahçe Sarayında, Japon Odası olarak adlandırdığımız mekanda sergileniyor. 132 yıllık süreç içerisinde eserlerde birtakım yaşlanma emareleri görülmekte. Restorasyon ve konservasyon ekibindeki arkadaşlarımız bu eserleri belirli aralıklarla kontrol ediyor. Bu paravanın da böylece restorasyon ihtiyacı olduğu tespit ediliyor. Uzman arkadaşlar, mevcut hasarları tespit ettikten sonra paravanın ahşap ve ipek kumaş bölümünü birbirlerinden ayırıyor. İç astar kısmını ayırdıklarında bakıyorlar ki önemli miktarda gazete kupürü var.
22 gazete kupürü bulundu
Gazete kupürleri restorasyon ve konservasyon ekibinde büyük heyecan uyandırdı. Kupürler tek tek incelendi. Sonuçta kupürlerin 1870 ile 1887 yılları arasında basılan 22 gazeteye ait olduğu belirlendi.
Gazetelerin içeriğiyle ilgili olarak çalışmalar yapıldığını ifade eden Prof. Çapoğlu, Gazetelerin birkaçı, o zamanki Japon şairlerin şiirlerinden kesitler içeriyor. Edebi eserlerin içerikleri hakkında bilgi içeren yayınlar var. Yine o günkü reklamlar, ilanlar, gündelik olaylarla ilgili bilgiler ve Japon mimarisiyle ilgili yayınlar mevcut. Çindeki ABD elçiliğinden, Japonyadaki matematik eğitiminden ve güvenlik sistemlerinden bahseden haberler bulunuyor dedi.
132 yıllık kupürlerin onarımı yapılıyor
Japon gazete kupürlerinin paravan yapılırken bir tür dolgu malzemesi olarak yerleştirildiği düşünülüyor. Ancak 132 yıllık geçmişi nedeniyle, o kupürler de artık tarihin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Restorasyona alınan Japon paravanı toplam 6 parçadan oluşuyor. Her biri Japon işleme sanatı olan Nihon Shishu tekniğiyle, farklı bezemelerde ipek üzerine işlenerek yapılmış. Doğanın eşsiz güzelliklerinden ilham alan süslemelerin her birinde farklı hikayeler anlatılıyor.
Paravanın ve gazete kupürlerinin onarımı halen Tekstil Restorasyon ve Konservasyon Bölümünde titizlikle sürdürülüyor. Restorasyonun iki ay içerisinde bitirilmesi hedefleniyor. Milli Saraylar İdaresi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çapoğlu kupürlerin akıbeti ile ilgili olarak şunları söylüyor:
Arkadaşlarımız altlarında Japon kağıdı denilen çok hassas ince kağıt üzerine bunları özel bir bağlayıcıyla yapıştırdılar. Restorasyon işlemi tamamlandığında, ahşap kumaş kısımları birleştirildiğinde restorasyon ilkesi kapsamında alındıkları yere tekrar bırakılacak. Biz bunu 132 yıl sonra bulduk. Bizden sonra bir restorasyon ihtiyacı duyulup açıldığında bu eserler varlığını o zaman da sürdürebilecekler. Ayrıca bir sergileme söz konusu değil. Dolmabahçe Sarayının Japon Odası'nda paravan olarak sergilenecek.
Osmanlı-Japon ilişkileri
Japon paravanı aslında Osmanlı İmparatorluğu ve Japonya arasındaki kültürel gelişmelere ve ortak geçmişe de tanıklık ediyor. 1887de Prens Komatsunun İstanbula yaptığı ziyaret sonrası başlayan ilişkiler, II. Abdülhamidin iade-i ziyaret kararıyla pekişti. II. Abdülhamidin nişanını ve hediyelerini Japon İmparatoru Meijiye sunmak üzere Osmanlı donanmasının emektar gemisi Ertuğrul Fırkateyni yola çıktı. 14 Temmuz 1889da 61i subay 607 mürettebatıyla yola çıkan Ertuğrul, 7 Haziran 1890 günü Yokohama Limanına ulaştı. Sultan II. Abdülhamidin gönderdiği nişan, mektup ve mühürlü sandık içindeki hediyeler İmparator Meijiye sunuldu. Ancak Ertuğrul Fırkateyni dönüş yolunda 16 Eylül 1890 günü talihsiz bir kaza geçirdi. Fırkateyn, Kii Yarımadasının Koşinozaki Feneri önünde kayalıklara çaptı ve suya gömüldü. Geminin komutanı Osman Paşa dahil, 527 denizci evlerinden binlerce kilometre uzakta şehit düştü.