Hem adım at, hem keşif yap: En güzel yürüyüş güzergâhları… | 8 ŞEHİR 15 ROTA
Büyükşehirde yaşamanın ve yoğun çalışma hayatının getirdiği stresi unutmanın en güzel yolu yürüyüş yapmak. Zaten tüm doktorlar sağlıklı bir yaşam için...
Birçoğumuz günde ne kadar egzersiz yapmamız gerektiğini çok fazla bilmiyoruz ama her gün 10 bin adım atmamız gerektiğinin farkındayız.
Aslında 10 bin adım meselesi de büyük bir tartışma konusu. En son Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapılan bir araştırma, sağlık için olmazsa olmazlardan olan günde 10 bin adım atmanın gerekliliğini sorgulamıştı.
Harvard'lı araştırmacılar, sıklıkla tavsiye edilen 10 bin adım yerine, günde sadece 4 bin 400 adım atmanın ciddi hastalıklara karşı korunmak için yeterli olabileceğini açıklamıştı.
Bu açıklama sonrası tartışma çığ gibi büyümüştü. 6 bin adım yeterli diyen de oldu 8 bin adım da… Ama sonuç olarak kesin olan bir şey var ki yürümek sağlığın en önemli dostu.
Ben de gezgin ve seyahat yazarı olan Nurgül Büyükkalay, Melih Daşgın, Bahar Gündoğdu, Erdoğan Gümüş, İpek Evci ve Oğulcan Tatar’a şehir içinde ister günlük ister hafta sonları yürüyüş yapılacak, arada mola verip güzel fotoğraflar da çekilecek en güzel rotaları sordum.
İstanbul’dan tutun da Antalya’ya kadar birbirinden güzel 15 rotayı önerdiler…
İSTANBUL’DA HEM YÜRÜYÜŞ HEM DE KEŞİF
Yürüyerek tarihe yolculuk: Tarih Yarımada / İstanbul
Günlük yürüyüşünüzde tarihi eserler olsun ister misiniz? Bunun için en doğru adres Tarihi Yarımada… Hâlâ her tarafı trafiğe kapanmış olmasa da yürüyüş rotasında oldukça az araç göreceğiniz yollar mevcut. Bu rotada başlangıç noktanız Sultanahmet olacak. Artık buraya toplu taşıma ile ulaşım oldukça rahat.
İster Marmaray kullanarak Sirkeci’den tramvaya binin, isterseniz Sirkeci’nin Cağaloğlu çıkışından çıkıp yokuşu tırmanıp meydana gelin. Bir başka alternatif de Eminönü’ne deniz yoluyla ulaşıp tramvayla gelmek.
Peki Sultanahmet’e geldikten sonra, nasıl bir yürüyüş rotası izlememiz gerekiyor. Uluslararası Turizm Gazetecileri Yazarları Federasyonu üyesi ve aynı zamanda seyahat yazarı olan Oğulcan Tatar, şu bilgileri paylaştı:
“Tarihi Yarımada’daki yürüyüşünüzde ilk durağınız III. Ahmet Çeşmesi olsun. Çeşmeden başlayıp üç görkemli kapı ve dört büyük avlusu bulunan Topkapı Sarayı’nın olduğu alana girebilirsiniz. Bab-ı Hümayün’den geçip ilk avluya girdiğinizde solunuzda bir süslü karakol ve Aya İrini karşınıza çıkacak. Sağ tarafta sarayın ekmek fırını, bilet gişesi ve mağazasıyla beraber diğer kapıya yaklaşırken Cellat Çeşmesi'ni göreceksiniz. İkinci kapı da artık sadece biletli geçişin (veya müzekart) mümkün olduğu müzenin giriş kapısı olan Babüsselam.”
“Yürüyüş rotanızda ilk mola durağınızı sarayın son avlusunda yapabilirsiniz. Herhangi bir anıtsal kapıdan geçilmeyen bu avluda ihtişamlı saray köşklerini göreceksiniz. Sünnet köşkü, Revan Köşkü, İftariye Köşkü, Bağdat Köşkü, Sofa Köşkü ve Mecidiye Köşkü burada bulunuyor.”
“Sonraki durak ise Ayasofya. Buraya saraydan çıkıp Soğukçeşme Sokağı’nı takip ederek gidebilirsiniz. Ayasofya’yı gezdikten sonra çıkış kapısının hemen karşısındaki Caferağa Medresesi’ne de gidebilirsiniz. Sonrasında da sizi tarihi at meydanı yani hipodrom bekliyor. Buradan sonra eğer hâlâ enerjiniz kaldıysa Türk İslam Eserleri Müzesi’ni mutlaka listenize ekleyin derim.”
Dünyanın incisi: Boğaz / İstanbul
İstanbul Boğazı şehir içinde yürüyüş yapmak için en uygun alanların başında geliyor. Düşünün yürürken Boğaz’dan geçen gemileri izlemek, martıların size eşlik etmesi ve mis gibi deniz havası harika değil mi?
Boğaz için en güzel manzaralı yürüyüş rotası desem abartmış olmam sanırım. Ama Boğaz oldukça büyük. Yürüyüş için en ideal olan rota hangisi? Nereden başlamalı? Gezgin ve seyahat blog yazarı Bahar Gündoğdu, Yeniköy’ü öneriyor ve sıklıkla yürüdüğü rotayı şöyle anlatıyor:
“Genelde Beşiktaş’tan vapura binip Yeniköy’de inerim ve tüm Boğaz’ı adımlarım. En son Büyükdere Vapur İskelesi’nden binip tekrar geri dönerim. Hem Boğaz havası almış oluyorum, hem de sağlıklı bir yaşam için yürüyüşümü yapmış oluyorum."
Şehrin içinde bir vaha: Maçka Demokrasi Parkı / İstanbul
İstanbul'da Kadırgalar Vadisi'nin üzerine kurulu bir park burası. Dolmabahçe, Maçka, Nişantaşı ve Harbiye arasındaki geniş bir alanı kaplıyor.
Maçka Demokrasi Parkı'nın içinde iki spor aletleri parkı, iki çocuk oyun alanı, iki lokanta, bir yapay ada ve iç içe toplam dokuz yapay havuz bulunuyor. Özetle şehir içinde yürüyüş yapılacak cennet köşelerden…
Gezgin Bahar Gündoğdu, “Park çok büyük olmamasına rağmen yüksek binaların içinde kurtarılmış bir bölge” diyor ve son zamanlarda gençlerin gözdesi olduğunu da ekliyor. Peki parkta kaç kilometrelik bir yürüyüş yapabiliriz? Bu soruya Gündoğdu’nun cevabı şöyle:
“Saat kaç olursa olsun parkta yürüyüşe çıkmış insanlara denk gelmeniz mümkün. Burada 6-7 kilometrelik bir parkur var. Daha uzun yürüyüşler için birkaç kez tur atmanız gerekebilir. Ama her seferinde parkın başka yollarından geçerek bunu eğlenceli hale getirebilirsiniz. Parkın yemyeşil çimenleri, göğü delen yaşlı ve heybetli ağaçları, size şehirden uzaklaştığınızı hissettirecek."
Rengârenk bir yürüyüş: Balat / İstanbul
Son yıllarda Balat’ın çehresi açılan vitange dükkânlar, antikacılar ve kafelerle epey değişti. Haliyle bu durum şehir içi yürüyüş adresi olarak Balat’ı oldukça popüler bir hale getirdi.
Gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, “Balat’ta yürüyüş için bir tam gününüzü ayırın” diyor ve ekliyor:
“Yürüyüş esnasında her sokağı fotoğraflamak isteyeceksiniz, o derece güzel. Balat’ta görmeniz gereken yerler arasında Yıldırım ve Vodina caddeleri, merdivenli yokuş ve Sancaktar yokuşları yer alıyor. Bu yokuşlarda UNESCO tarafından restore edilen renkli evler, sinagoglar, antikacılar ve çeşitli mekânlar da var."
Film seti gibi: Kuzguncuk / İstanbul
Kuzguncuk İstanbul’un en tarihi ve en güzel semtlerinden biri. Edebiyattan sinemaya nice eserlere konu olmuş. Deniz havası aldıktan sonra güzel bir yürüyüş yapmak istiyorsanız Kuzguncuk çok iyi bir seçenek.
Gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, “İcadiye Kuzguncuk’un ana caddesi ve tipik Kuzguncuk evleriyle beraber kafe ve restoranlar bu caddede” diyor ve yürüyüş esnasında keşfedilmesi gereken yerlerle ilgili şu önerilerde bulunuyor:
“Meydana yakın bir alanda çay ve kahve molası vereceğiniz harika kafe ve kitabevi var. Begonviller arasındaki rengarenk cumbalı evleriyle Uryanizade Sokağı ve Simitçi Tahir Sokağı semtin en popüler fotoğraf noktalarından. Meşhur Perihan Abla dizisinin çekildiği sokağa uğramadan da sakın dönmeyin.”
İSTANBUL VE ANKARA’NIN YANI BAŞINDAKİ EN GÜZEL YÜRÜYÜŞ ROTALARI
Her sokak sürprizlerle dolu: Tirilye / Bursa
İstanbul’un yanı başındaki kaçış noktası olan Tirilye, harika bir köy yürüyüşü rotası… İki ya da üç katlı, neredeyse 200 yıllık Osmanlı- Rum sentezi olan evler arasında yürüyüş yapmak gerçekten harika…
Gezgin İpek Evci, “Tirilye’de yürüyüş esnasında kafanıza göre girip çıktığınız her sokağın sonunda mutlaka önemli bir yapı göreceksiniz” diyor ve şu şekilde detaylandırıyor:
“Örneğin yürüyüşünüz esnasında neoklasik tarzda 1909 yılında yapılmış, önce öksüzler evi sonra da ilkokul olarak kullanılmış Taş Mektep’i göreceksiniz. Ardından eski ismi Hagios Stephainos olan 7’nci yüzyıldan kalma bir kilise karşılayacak sizi. Sonradan minare ve mihrap eklenerek camii haline getirilmiş bu yapının görüntüsü oldukça büyüleyici."
Uluabat Gölü kıyısında yürüyüş keyfi: Gölyazı / Bursa
Bursa Uluabat Gölü üzerindeki bu adacığın etrafını yürümek isterseniz turunuz tam 15 dakika sürecek. Fakat Apollon Krallığı’nın başkenti olmuş, Bizans ve Osmanlı dönemlerine şahitlik yapmış bu balıkçı kasabasının sokaklarını dolaşırsanız iki-üç saatlik harika bir tur sizi bekliyor.
Gezgin İpek Evci, “Adanın sahil kısmında rengârenk balıkçı tekneleri arasında başlayan turunuzun bir sonraki durağını Taş Kilise olarak planlayabilirsiniz” diyor ve izlenmesi gereken rotayla ilgili şu bilgileri paylaşıyor:
“Köy sokaklarında derme çatma evlerin arasında yürümek oldukça keyifli ve görsel olarak doyurucu. Bu nedenle kafanıza esen bütün sokaklara girin. Turunuza Zambak Tepe’ye çıkıp keyifli manzarada biraz soluklanarak devam edebilirsiniz. Bu tepeye çıkmak için çok dik yokuşlar tırmanmanıza da gerek yok, gözünüz korkmasın."
Başkent’in oksijen deposu: Altınpark / Ankara
Doğu Akdeniz ülkeleri içinde ‘En Güzel Park Ödülü’ sahibi olan Altınpark, 640 bin metrekarelik yerleşkesiyle Ankara’nın en büyük rekreasyon alanı.
Çok çeşitli ağaç türleriyle oluşturulmuş yemyeşil peyzajı, alt yapısı ve çevre düzenlemesiyle Ankara’nın dinlenilebilecek ve yürüyüş yapılacak en özel alanlarının başında geliyor.
Gezgin ve seyahat yazarı Erdoğan Gümüş, “Siz yürüyüş yaparken çocuklarınız paten alanında paten sürebilir, bisiklet kullanabilir, oyun parklarında koşuşturabilir” diyor. Ayrıca Gümüş, yürüyüş sonrası parkta eğlenceli vakit geçirebilmenin de mümkün olduğunu söylüyor.
“Yürüyüş sonrası kayıkla gölde gezinti yapabilir, çarpışan botlara binebilir, elektrikli arabalar ve mini gezinti treniyle turlayabilirsiniz.”
Fotoğraf: Erdoğan Gümüş
Şehir içinde, tarihi evlerin arasında yürüyüş: Odunpazarı / Eskişehir
Eskişehir’in en eski semti Odunpazarı… Bir zamanlar köylülerin dağlardan getirdikleri odunları sattıkları yer olduğundan dolayı bu adı almış.
Osmanlı sivil mimari yapıları olan ahşap evlerin günümüze kadar bozulmadan gelmesi nedeniyle de sit alanı olarak koruma altına alınmış durumda… Restore edilen evleri, tarihi konakları ve müzeleriyle ayaklarınıza kara sular ininceye kadar gezilmeyi hak ediyor.
Gezgin ve seyahat yazarı Erdoğan Gümüş, semtte yürüyüşe çıktığınızda “Sokak aralarında adım adım dolaşmak, rengârenk boyanmış sivil mimari örnekleri ve tarihî konakların büyüleyici atmosferinde tarihe yolculuk yapmak tatlı bir yorgunluk yaratabilir" diyor.
Bu yürüyüşte keşfedilecek çok şey olduğunun da altını çizen Gümüş, mutlaka görülmesi gereken yerleri de şöyle sıralıyor:
“Lületaşı Galerisi, Ahşap Eserler Galerisi, farklı ve önemli eserlere ev sahipliği yapan Çağdaş Sanatlar Galerisi, cam sanatının inceliklerini öğrenmek isteyen meraklı ziyaretçilerin ilgi gösterdiği ve yapılan eserlerin satışının yapıldığı Cam Sanatlar Müzesi, aralarında siyaset, sanat-edebiyat ve bilim insanlarının birebir kopya heykellerinin olduğu Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi, Odunpazarı Modern Müze Kurşunlu Külliyesi ve Camii göreceğiniz yerlerden bazıları…”
400 bin metrekarelik devasa bir parkur: Sazova Parkı/ Eskişehir
Hafta içi ya da hafta sonu yapılacak yürüyüşler dışında bolca aktiviteyi de barından bir yer burası… 400 bin metrekarelik alana kurulan bu tematik park, aynı zamanda Eskişehir’in en büyük parkı özelliğine de sahip.
Gezgin ve seyahat yazarı Erdoğan Gümüş, yürüyüş alanlarında sporunuzu yaptıktan sonra ailecek keşfedilecek çok şey olduğunu söylüyor ve ekliyor:
“Parkın içinde bulunan Uzay Evi ve Bilim Deney Merkezi, çocukların bilime ilişkin kafalarında oluşan sorulara yanıt bulabileceği açıklamalar ve test etme olanağı sunuyor. Parkta bulunan Eti Su Altı Dünyası, hayvanat bahçesi, devasa yapımıyla masal şatosu ve korsan gemisi, çocukların hayal dünyasındaki yolculuklarına eşlik etmek üzere ziyaretçilerini bekliyor. Ayrıca Eskişehir’in olmazsa olmazlarından birisi olan Porsuk Çayı da yürüyüş oldukça ideal bir alan…”
Fotoğraf: Erdoğan Gümüş
EGE’DE YÜRÜYÜŞ BİR BAŞKA GÜZEL
İzmir’in nefes alanı: İnciraltı Kent Ormanı / İzmir
Ülkemizin en kalabalık şehirlerinden biri olan İzmir’de bulunan İnciraltı Kent Ormanı, her mevsim doğa severleri kendisine çeken bir cazibe merkezi.
İzmir’de insanların en büyük sorunlarından birisi olarak kabul edilen ‘yürüyecek yere bulamama’ sorunu İnciraltı Kent Ormanı sayesinde çözüme kavuşmuş gibi duruyor.
Gezgin Melih Daşgın, “Günün her saati açık olan orman içerisinde uzun yürüyüşler yapabilirsiniz” diyor ve ormanlık alanda 20 bin ağaç olduğunun da altını çiziyor.
“Ormanda bulunan yaklaşık 20 bin adet ağaç sayesinde yürüyüşünüz esnasında kaç adım attığınızdan çok, kaç faklı ağaç gördüğünüz sizi heyecanlandıracak. Kent ormanına ister özel aracınızla, isterseniz de toplu taşımayla kısa sürede ulaşmak mümkün. İzmirliler için büyük şans olarak sayılabilecek İnciraltı Kent Ormanı, sağlıklı yaşam için sizi bekliyor.”
Laleli Yürüyüş Parkı / Manisa
Manisalıların spor salonu yerine tercih ettikleri en güzel spor alanlarından birisi olan Laleli Yürüyüş Parkı, yemyeşil ağaçlar arasında bulunan 600 metre uzunluğundaki pisti ile adeta nefes alma noktası.
Yanı başındaki Manisa Kent Ormanı’nın kopmuş bir parçası gibi hizmet veren bu parka kolayca ulaşım sağlayabilir ve keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.
Gezgin Melih Daşgın, “Pistin yumuşak olması, yürüyüşün yanı sıra koşu yapmak isteyenler için de oldukça ideal” diyor. Ayrıca Daşgın, parkur ortasında bulunan yeşil alanın ise adımlarınız sonunda dinlenebileceğiniz huzurlu bir ortam olduğunu söylüyor.
Keşfedilmeyi bekliyor: Bodrum Leleg Yolu / Muğla
Ülkemizin en popüler tatil rotalarından Bodrum denince akla deniz turizmi gelir. Oysa sahip olduğu doğal güzellikleri sadece plajları ve koylarıyla sınırlamak Bodrum için haksızlık olur.
Antik çağlardan beri birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Bodrum’da keşfedilmeyi bekleyen birbirinden güzel yerler var. Bunlardan birisi de Bodrum’un masmavi sularına biraz uzaktan bakmanızı sağlayacak, tarih kokan patikalarında yürüyeceğiniz Leleg Yolu…
Gezgin Melih Daşgın, “Tarihi kaynaklara göre Bodrum’un ilk yerleşik halkı olan Lelegler, savaştan korunmak için şehirlerini yükseklere ve adanın ortalarına doğru yapmış. Son dönemde yapılan keşifler ve iyileştirme çalışmaları sayesinde bu şehirlere harika yürüyüş yolları oluşturulmuş durumda” diyor.
Toplam uzunluğu 185 kilometre olan bu yolu, rehberli veya rehbersiz olarak yürüyebilir, sağlıklı yaşam için adımlarınızı atarken bir yandan da bölge tarihi içerisinde kendinizi bulabilirsiniz.
AKDENİZ’İN İKİ İNCİSİ
En iyi korunmuş yerlerden biri: Kaleiçi / Antalya
Antalya şehir merkezinde yürüyüş yapacağınız en keyifli yerlerden biri; cumbalı tarihi evleri, dar sokakları, rengârenk dükkânları, salaş kafeleri ve sokak müzisyenleriyle iç içe olan Kaleiçi. Hemen hemen her sokağı denize çıkıyor.
Kaleiçi sokaklarında yürüdükçe geleneksel dokusunu ve özgünlüğünü hâlâ koruduğunu göreceksiniz. Gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, “Kaleiçi yürüyüşünüze Antalya’nın palmiyelerle süslü Atatürk Caddesi üzerinde yer alan Üç Kapılar’dan (Hadrian Kapısı) başlayabilirsiniz” diyor ve ekliyor:
“Burası şehrin en iyi korunmuş tarihi yapılarından biri. İ.S. 130 yılında Roma İmparatoru Hadrian’ın Antalya’yı ziyareti sırasında ona hitaben yapılmış. Antalya’nın simgelerinden biri olan Yivli Minare de Kaleiçi yürüyüşünüze dahil olacak en önemli yapılardan biri. Antalya’nın antik çağdan kalma tarihi simgesi Hıdırlık Kulesi de şehrin en güzel manzaralarından birini sahip.”
Harika bir manzaraya sahip: Konyaaltı Sahil Şeridi / Antalya
Falezlerden başlayıp Beydağları’na doğru kilometrelerce uzanan sahil şeridiyle Konyaaltı, şehrin en güzel yürüyüş rotalarından biri.
Varyant olarak adlandırılan bölgeden Boğaçayı’na kadar uzanan 1 milyon metrekare alan ve 7 kilometrelik bir sahil şeridi var. Sahil şeridi boyunca yürüyüş ve bisiklet yolları, tenis ve basketbol sahaları, spor aletleri, kaykay ve paten parkı, amfitiyatro sıralanıyor.
Gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, “Genellikle yürüyüşüme varyanttan inerek başlarım. Çünkü kıvrımlı yoldan inerken şahane bir Antalya manzarası görünüyor ve görüntüyü bozan hiçbir kirlilik de yok” diyor.
Ayrıca Büyükkalay, “Deniz suyunun hâlâ sıcak olduğu şu günlerde yürüyüş diye çıkıp kendinizi denize girerken bulabilirsiniz” diye de ekliyor.
“Konyaaltı’nın Sahil Antalya Yaşam Park Projesi ile hem çevreci hem de yaya öncelikli hale getirilmesi burayı çekici kılıyor. Konyaaltı yürüyüşünüze Antalya Müzesi’ni dahil edip bölgenin binlerce yıllık tarihini yansıtan eserleri de görebilirsiniz. Ayrıca varyant seyir terasından yamaç paraşütü de yapılabiliyor.”