Hüdapar: Seçilmişlerin Görevden Alınması Hukuka ve Siyasete Güveni Zedeliyor

Hür Dava Partisi resmi sitesinden yapılan açıklamayla kayyum uygulamasına tepki gösterildi.


Hüda Par Genel Merkezi imzasıyla yayınlanan basın açıklamasında hukuka aykırı uygulamalarla çözüm aramanın doğru olmadığını belirterek kayyum atama uygulamasının hukuk dışı bir uygulama olduğu belirtildi.

İşte Hüda Par genel Merkezi tarafından yapılan açıklama

SEÇİLMİŞLERİN GÖREVLERİNDEN UZAKLAŞTIRILMASI

İçişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye başkanlarının haklarındaki soruşturmalar nedeniyle re’sen görevlerinden uzaklaştırıldıkları, yerlerine ise o illerin valilerinin kayyum olarak atandıkları bildirildi.

Merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetinin kaldırılması veya en azından zayıflatılması beklenirken 2016 yılında 5395 sayılı Belediye Kanunu’nda yapılan değişiklik ile mevcut vesayet güçlendirilmiştir. Seçilmiş olmak hiç kimseye suç işleme imtiyazı vermez ancak suç işlediği iddiasıyla görevinden uzaklaştırılmış seçilmiş bir kişinin yerine bakanlık veya valilik tarafından geçici de olsa atama yapılması 2016 yılında yapılan değişiklik ile “kanuni” hale getirilmiş ise de “hukuki” değildir.

Hukuka aykırı uygulamalarla çözüm aramak doğru değildir. Ancak olağanüstü durumlarda istisnai olarak başvurulabilecek bir uygulama olması gereken kayyum atama usulünun olağan dönemlerde de uygulanması hukuka ve siyaset kurumuna olan güveni daha da zedeleyecektir.

(HÜDA PAR GENEL MERKEZİ)


Basın açıklamasının devamında Suriye'deki güvenli bölge ve devletteki israf politikaları eleştirildi.


İşte o başlıklar


GÜVENLİ BÖLGE MÜZAKERELERİ

ABD ve Türkiye arasında Suriye’nin kuzeyinde oluşturulması planlanan güvenli bölge hakkında bir mutabakatın sağlandığı ifade edildi. PYD cenahından yapılan açıklamalarda bu mutabakattan rahatsız olmadıkları anlaşılmaktadır. Zira PYD yetkilileri ABD’nin Türkiye ile kendileri adına müzakereler yaptığını daha önce ifade etmişlerdi. İç savaşın başlangıcından bu yana Suriye’yi askeri üsse dönüştüren ABD, bu güne kadar hep siyasi çözüm müzakerelerini baltalayan adımlar atmıştır. Kendi çıkarları ve Siyonist işgal rejiminin güvenliği dışında başka bir ajandası hiç olmamıştır.

ABD’nin şemsiyesi altında varılan bu mutabakatın ne Türkiye, ne Suriye, ne de diğer bölge ülkelerinin; ne Kürtler ne Türkler, ne Araplar ve ne de diğer bölge halklarının menfaatine olmayacağı aşikârdır. ABD’nin kontrolünde oluşacak olan bu yeni durumun bölge barışından ve bölge halkının güvenliğinden ziyade, ABD’nin bölgedeki varlığını kalıcı hale getirecek, bütün bölgenin güvenliğini tehdit edecektir.

ABD ve Rusya’nın Suriye halkı ve topraklarını kendi siyasi ve askeri çıkarlarına kurban etme adımları küçük çıkar hesaplarıyla değerlendirilip desteklenmemelidir. Suriye krizinin çözümü ve bu süreçte kalıcı ateşkesin sağlanması ve ülke dışına kaçmak zorunda kalan bütün Suriyelilerin güvenli bir şekilde Suriyeye dönmesi için bölge ülkelerinin daha fazla inisiyatif almaları zaruri bir hal almıştır. Çözüm; Suriye’de yaşayan Kürtler, Araplar, Türkmenler ve diğer halkların bütün haklarının adalet temelinde güvence altına alındığı yeni ve sivil bir anayasanın yürürlüğe konulmasıdır. Bu durumda sadece belli bölgeleri değil bütün Suriye güvenli bir yer haline gelebilir.

İŞSİZLİK RAKAMLARI VE DEVLETTEKİ İSRAF

TÜİK tarafından işsizlik rakamları açıklandı. Bu rakamlar bir önceki aya göre bir iyileşme işareti ortaya koymasına rağmen, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre işsizlerin sayısının 1 milyon 21 bin kişi daha arttığı görülmektedir. Kayıtlı işsiz sayısı 4 milyon 157 bine ulaştı. Genç nüfustaki işsizlik oranı ise halen % 23.3’lerdedir ve bu oranlar sadece kayıtlı işsizlerdir olanlarıdır. Kayıtlı olmayanların da içinde olduğu geniş manadaki işsizlik rakamları ise bunun çok üstündedir.

İstihdam konusu ekonomik krizin aşılmasında en temel konuların başında geldiği, sosyal ve siyasal sonuçları itibariyle büyük önem arz ettiği halde hükümetin bu konuya yeteri kadar eğilmediği veya çözüm geliştiremediği görülmektedir.

Halkın alım gücünün gittikçe düştüğü, ekonominin küçüldüğü, işsizliğin  devasa boyutlara çıktığı bu dönemde israf düzeninin hiç bir şey yokmuş gibi devam etmesi durumun vehametini artırmaktadır. İsraf ve kaynakların etkin kullanılmaması ekonomi yönetiminin krizi önemsemediğini ve yönetemediğini göstermektedir. Bir başka acıdan ise mevcut durum hesap  vermenin ve şeffaflığın arzu edilen noktada olmadığını göstermektedir.

...

Seçim sürecinde Ak Parti'yi destekleyici açıklamalar yapılmış olmasına rağmen Hüdapar'ın son süreçteki eleştirileri ve özellikle aynı görüşte olmamalarına rağmen Hdp'ye yapılan haksızlığa tepki gösterilmesi kamuoyu nezdinde olumlu karşılandı.