İMAN'I KÜFRE TERCİH ETMEK

             Küfre ve kâfirlere sevgi göstermek, Allah'a ve ahiret gününe inanmanın gerekleriyle taban tabana zıttır. Zira onlarla dostluk kurmak, küfre sevgi göstermektir. Kim Allah'ı severse, O'nun düşmanlarına düşman olur. Nur ile karanlık bir araya gelmediği gibi; bir kalpte hem Allah sevgisi, hem de O'nun düşmanlarının sevgisi beraber bulunmaz. Küfre muhabbet ile iman bir arada barınmaz. Bir kimseyi sevenin, onun düşmanını sevmesi mümkün değildir. Bu iki şey kalpte birleşmez. Kalpte Allah düşmanlarının sevgisi yerleşince orada iman bulunmaz. Binaenaleyh hiçbir müminin hiçbir halde onlarla dostluk kurmasına cevaz yoktur.


            Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde babalar ve oğullar dahi olsa, küfrü imana tercih ettiklerinde, onlarla dostluktan menederek şöyle buyurmuştur:


          "Ey iman edenler! Küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin.Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zâlimlerdir."(Tevbe: 23)


          "Bir zaman Rabbi İbrahim'i bir takım emirlerle imtihana sokmuş, o bunları yerine getirmişti. Rabbi, "Ben seni insanlara önder yapacağım" demişti. "Soyumdan da olsun." deyince o, "Onların zalim olanları için bir sözüm olmaz" buyurmuştu." (Bakara: 124)


           Hz.Nuh'un kafirlerle beraber bulunan bir oğlu vardı. Hz. Nuh oğlunu dalgalardan kurtulmaya çalışırken görünce seslendi:

        Ey oğulcağızım! Bizimle gemiye bin. Sakın kafirlerle beraber olma!

       Beni sudan koruyacak bir dağa sığınırım!

       Allah dilemedikçe, bugün O'nun azabından koruyacak hiçbir şey yoktur.


            Hz.Nuh ile oğlunun arasına dalgalar girdi. Hz.Nuh'un oğlu da boğulanlardan oldu. Hz.Nuh oğlu için çok üzülmüştü. Nasıl üzülmesin ki? O kendi oğlu değil miydi? Hz.Nuh dünyada sudan kurtulamayan oğlunu hiç değilse kıyamet günü kurtarmayı arzu etti.


        Muhakkak ki, ateş sudan daha şiddetlidir. Ahiret alemindeki azap daha korkunçtur. Acaba Allah, kulu Nuh'a aile efradını kurtaracağına dair bir söz vermemiş miydi? Elbette vermişti. Allah Teala sözünden caymayacağı için Hz.Nuh Allah katında oğlu için şefaatte bulunmayı istedi.


Hz.Nuh rabbine şöyle yalvardı:

        Şüphesiz oğlum benim aile efradımdandır. Muhakkak ki, senin aile efradımı kurtaracağına dair verdiğin sözün haktır. Sen hakimlerin hakimisin!


            Allah, soylara, soplara değil sadece amellere bakar. Allah kendisine ortak koşanlar hakkında yapılan şefaati kabul etmez. Allah'a ortak koşan bir kimse peygamberin ailesinden biri olamaz. İsterse öz oğlu olsun! Allah, Nuh kulunun dikkatini bu hususa çekerek şöyle buyurdu:


         Ey Nuh! O senin ailenden değildir. Çünkü o iyi olmayan amellerin sahibidir. O halde bilmediğin bir şeyi benden isteme. Seni cahillerden olmaktan menederim.


          Hz.Nuh (a.s.) hemen hatasını anladı ve derhal Allah'a yönelerek tevbe etti ve yalvardı:
"Ey rabbim! Bilmediğim bir şeyi senden istemekten sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen, hüsrana düşenlerden olurum."

            Hüsrana Uğrayanlardan Olmama Dileğiyle