İran Gösterileri Hakkında Tüm Merak Edilenler

İran, 2009'daki seçimler sonrası düzenlenen hükümet karşıtı gösterilerden bu yana en büyük protestolara sahne oluyor. İran, bir tarafta seçimle iş başına gelen ve başında cumhurbaşkanının olduğu hükümet, diğer tarafta dini lider ve ona bağlı kurumların bulunduğu, ikili siyasi yapılanması olan bir ülke. Peki son günlerde yaşanan olaylar nasıl bir yerel ve küresel konjonktürde ortaya çıktı?

İran'ın son yıllarda ekonomik sıkıntılar yaşadığı sır değil. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) analizine göre, özellikle Nükleer Anlaşma'nın imzalanması ve ambargoların kaldırılmasının ardından ekonomide büyüme ve rahatlamanın yaşanması bekleniyordu. Bunun da İran halkının gündelik hayatına olumlu yansıyacağı düşünülüyordu. Ancak özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın İran karşıtı tutumu, ambargolar kaldırılsa da İran'ın küresel finans ve ticaret ağıyla buluşmasını engelledi. Öte yandan kooperatif tarzında işleyen yatırım şirketlerinin birbiri ardına iflas etmeleri, emeklilerin maaşlarının zamanında ödenmemesi, işsizlik, enflasyon artışı gibi diğer olumsuz faktörler de İran ekonomisinin kötüye gidişinin göstergeleri olarak belirdi.

Aslında ülkede aylardır ufak çaplı protesto gösterileri devam ediyordu. Ancak eşzamanlı olarak çok sayıda şehre yayılması ve şiddet olaylarının baş göstermesi son birkaç gündür yaşanıyor.

Gösteriler İran'ın başkenti ve en büyük kenti olan Tahran yerine Meşhed gibi bir dini merkezde başladı. Burası, Şii inanışına göre 8. İmam olan İmam Rıza'nın türbesinin bulunduğu yer. Ayrıca olaylar Nişabur, Reşt, Yezd, Kirmanşah, Kaşan, Loristan, Şahrud, İsfahan, Hemedan, Ahvaz Arak gibi çevre vilayet ve şehirlere de yayılmış durumda. Tahran ve Tebriz gibi büyük ve geleneksel olarak protestoların çıkış merkezi olan şehirlerde ise daha ufak ve etkisi sınırlı kalabalıklar toplandı.

Küresel anlamda İran protestoları ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) İran'a karşı iş birliğini yoğunlaştırdığı bir döneme denk geldi. Buna karşılık Türkiye son dönemde gerek Suriye'de siyasi çözüm gerekse de Kuzey Irak ve PKK konusunda İran'la iş birliğini artırmış durumda. Türkiye'nin ev sahipliğinde toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak tanıma kararı ve yine Türkiye ile Yemen'in çağrısıyla toplanan BM Genel Kurulu'nda 128 ülkenin ABD'yi, Kudüs'ü İsrail'in başkenti kabul etmesi konusunda kınaması da unutulmaması gereken iki konu.

Gösterilere hangi gruplar katılıyor?

İran'da yayılan gösterilere katılanlar yasal partilere, derneklere, birliklere ya da meslek odalarına mensup değil. Protestolarda belirli bir bayrak ya da flama açılmıyor. İran'ın en önemli muhalif kesimini temsil eden reformistler gösterilere mesafeli. Şimdiye kadar hiçbir reformist siyasi organizasyon protestolara destek açıklaması yapmadı. Öte yandan yakın zamanda ABD ve AB'nin terör örgütleri listesinden çıkararak siyasi ve lojistik destek sağladığı Halkın Mücahitleri örgütü gibi unsurların da protestolara dahil olduğu konuşuluyor. İnternet üzerinden dolaşıma giren videolardan görüldüğü kadarıyla emeklilerin ya da yatırım şirketleri mağdurlarının 2-3 aydır devam eden ekonomik temelli protestoları yerini, 90'lı yıllarda doğmuş neslin birbiriyle uyumsuz eylemlerine bıraktı.

Göstericilerin bir bölümü 1979 devriminden beri iktidarda olan İslami rejimi hedef alıyor. Bir kısmı ise dini lider Ayetullah Ali Hamaney'i istifaya çağırıyor. 

Gösterilerde "Devrim yapmakla hata yaptık", "Kahrolsun Ruhani", "Hamaney senin zamanın doldu", "Arapları bırakın bizle ilgilenin", "Kahrolsun Rusya", "Ruhun şad olsun Rıza Şah" ve "Mollaların yönetimini istemiyoruz" gibi sloganlar atılıyor. Göstericiler aynı zamanda İran'ın bölgedeki vekalet savaşlarında harcadığı maddi kaynağı eleştiriyor ve kamu kaynaklarının Suriye ve Yemen'de değil ülke içerisinde harcanmasını istiyor. Dolayısıyla ekonomik talepleri aşarak siyasi talepleri gündeme getiren ancak bu konuda da henüz ortak bir siyasi platform kuramayan gruplardan bahsedilebilir. Sloganlarda sistem karşıtı öğeler yoğunlukta. Dini lider Hamaney'in posterlerinin yakılması gibi olaylar da yaşanıyor.

Bazı uzmanlar, Meşhed'deki muhafazakarların bu gösterileri, teokratik hükümetteki ılımlı bir isim olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye karşı baskı yapmak amacıyla başlatmış olabileceğini savunuyor.

Protestocular örgütlenmek için Telegram isimli sosyal medya yazılımını kullanıyor Telegram kanalları içerisinde örgütlenen ve haberleşen protestocular, bu sayede hem güvenlik güçlerinin kontrolünü atlatabiliyor hem de çok hızlı bir şekilde farklı şehirlerde eşzamanlı gösteriler düzenleyebiliyor. Bununla birlikte, "amadnews" isimli Telegram kanalı, İran'daki gösterilerde şiddet kullanımını teşvik ettiği gerekçesiyle İran İletişim ve Bilişim Teknolojileri Bakanı'nın talebi üzerine Telegram'ın sahibi şirket tarafından kapatıldı. Ancak Telegram kanalları üzerinde denetim sınırlı olduğundan bu tür başka kanallar hala var.

İran ve bölge için sonuçları neler olabilir?

Gösterilerin İran'da kısa dönemde önemli siyasal değişikliklere sebep olacağını söylemek zor. Göstergeler protestoların sınırlı kalacağına işaret ediyor. Halkın çoğunluğunun gösterilere mesafeli durduğu da söylenebilir. Tahran'daki protestolarda toplanan kalabalıklar şu an yeterli değil. Net bir biçimde tanımlanmış siyasi ve ekonomik taleplerin eksikliği, protestoların siyasi geleceğinin önündeki en önemli engellerden biri. Ancak göstericiler somut, tutarlı ekonomik ve siyasi talepler üretebilirse hükümetle bir diyalog ortamı oluşabilir. Güvenlik güçlerinin olaylara sert müdahalesi ise gösterilerin kapsamını genişletebilir ya da gidişatını değiştirebilir.

Dolayısıyla halkın ekonomi kaynaklı öfkesinin sokaklara daha fazla yansıması, İran'daki toplumsal istikrarsızlığı besleyecek bir faktör. Bu durum bölgede İran'ın elini zayıflatıp ABD ve İran'ı çevrelemeye çalışan diğer ülkelerin elini güçlendirebilir. Gösterilerin boyutunun genişlemesi İran'ın diğer ülkelerde yürüttüğü askeri operasyonlara da olumsuz yansıyabilir.