Tüm genç kızları ve ailelerini ilgilendiriyor... Facebook ve Instagram bizden neyi sakladı?

Facebook'un eski bir çalışanının basına sızdırdığı belgeler, sosyal medyanın gençler üzerindeki olumsuz etkilerini tüyler ürpertici bir netlikle ortaya...

"Instagram'a girdiğimde tek gördüğüm heykel gibi vücutlar, mükemmel karın kasları ve 10 dakikada 100 'burpee' yapan kadınlardı."

Bu sözler ABD'de yaşayan 18 yaşındaki Anastasia Vlasova'ya ait.

Vlasova, bir süredir yaşadığı yeme bozukluğunun tedavisi için bir terapistle görüşüyor. Üstelik yaşadığı problemin kaynağının da çok net olduğunu düşünüyor: İlk kez 13 yaşındayken adım attığı ve zaman içinde günde 3 saatini geçirme noktasına geldiği Instagram.

Vlasova, Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan ve tüm dünyada büyük ses getiren "Facebook Dosyaları" haber dizisinin kahramanlarından biri.

FACEBOOK'A ŞOK İFŞA

Eylül ayı ortasında yayımlanan "Facebook Dosyaları", Frances Haugen isimli eski bir ürün yöneticisinin, basına sızdırdığı gizli Facebook belgeleri üzerinden bazı ürkütücü gerçekleri ortaya döktü.

İlgili Haber:Facebook'un gizli sistemi ifşa oldu! Herkes eşit ama bazıları daha eşit...

Haberlerde Facebook'ta uygulanan XCheck programı sayesinde yüksek takipçili ve etkili kullanıcıların hiçbir yaptırıma maruz kalmadan topluluk kurallarını ihlal eden paylaşımlarda bulunabildiği, uygulamanın uyuşturucu kartelleri ve insan ticareti yapan yasa dışı grupların cirit attığı bir yer haline geldiği gibi şoke eden gerçekler, belgelerle gözler önüne serildi.

Ancak "Facebook Dosyaları" dizisinin en rahatsız edici haberi, ne yazık ki bunların hiçbiri değildi... "Şirket Belgeleri Facebook'un, Instagram'ın Ergenlik Dönemindeki Kızlar İçin Toksik Olduğunu Bildiğini Gösteriyor" başlıklı haber, durumun vahametini net bir biçimde ortaya koydu.

 

HER ÜÇ ERGEN KIZDAN BİRİ INSTAGRAM YÜZÜNDEN KENDİNİ BEĞENMİYOR

ABD Kongresi'nin gündemine de taşınan haberi özetlememiz gerekirse, Facebook'un kendi araştırmacılarının elde ettiği ve bütün çalışanlarla paylaşılan verilere göre, aralarında Vlasova'nın da bulunduğu ergenlik dönemindeki kızların yüzde 32'si, vücutlarına dair olumsuz düşünceler içindeyken Instagram'a girdiklerinde kendilerini daha da kötü hissetmeye başlıyor. Instagram'daki kıyaslamalar genç kadınların kendilerini nasıl gördüğünü ve tarif ettiğini değiştirebiliyor.

Geçtiğimiz üç yılda Instagram uygulamasının milyonlarca genç kullanıcı üzerindeki etkilerine dair araştırmalar yapan Facebook'un elde ettiği veriler bunlarla da sınırlı değil üstelik.

Örneğin 2019'dan bir sunumda, "Her üç ergen kızdan birinin vücut algısı sorunlarını kötüleştiriyoruz" ifadesi kullanılıyor. Bir başka slaytta, "Gençler kaygı ve depresyon oranlarındaki artışla ilgili Instagram'ı suçluyor. Bunu kimse sormadan söylüyorlar. Üstelik bu tepki tüm gruplarda ortak" deniyor.

GENÇLER NE KENDİLERİNE NE DE ARKADAŞLIKLARINA GÜVENİYOR

Facebook'un ABD ve İngiltere'de gençler üzerinde gerçekleştirdiği bir araştırma, Instagram kullanıcılarının yüzde 40'ından fazlasının uygulamayı kullanmaya başladıktan sonra kendini çirkin hissetmeye başladığını gösteriyor.

Kendini yetersiz hisseden gençlerin dörtte biri bu hissin Instagram'da başladığını belirtiyor. Birçoğu arkadaşlıklarının gücüne duydukları güvenin, Instagram nedeniyle zayıfladığını ifade ediyor.

Araştırmada intihar düşüncesi olan gençler söz konusu olduğunda, İngiltere'de yüzde 13'lük, ABD'de ise yüzde 6'lık kesimin bu isteğinin kökeninde Instagram'ın yattığı görülüyor.

 

Facebook'un araştırmalarına katılan gençlerin çok büyük bir kısmı Instagram'da çok fazla zaman geçirdiğini düşünse de ne yazık ki uygulamayı terk etme ya da kullanım süresini kısıtlama iradesine sahip değil.

 

 

Facebook'un araştırmalarına katılan gençlerin çok büyük bir kısmı Instagram'da çok fazla zaman geçirdiğini düşünse de ne yazık ki uygulamayı terk etme ya da kullanım süresini kısıtlama iradesine sahip değil.

 

ERGENLİK KAYGILARINA INSTAGRAM YARIŞI EKLENİYOR

Instagram nedeniyle yaşanan güven kaybı oldukça ciddi ve yaygın bir sorun. Psikolog Berk Karaoğlu'na göre, ergenlik çağında halihazırda yaşanmakta olan psiko-sosyal kişilik değişimi ve gelişimlerinin beden algıları, sosyal uyum endişeleri, bireyselleşme/ayrışma vs. gibi olguları zaten ortaya çıkaran bir faktör. Buna Instagram'da girilen görsel yarışın da eklenmesi gençleri bunalıma sokarak, "eksiğim, yetersizim, beğenilmiyorum" gibi düşünceleri tetikliyor.

Gerçek hayatta olayları birçok değişkenle değerlendirdiğimizi sosyal medyada ise değerlendirme kriterinin beğenilme, takipçi kazanma, fenomen olma olarak özetlenebileceğini belirten Karaoğlu, şöyle devam ediyor:

"Yani sosyal medya verdiğimiz veya verilenle (filtreler, müzikler, takipçi popülasyonu vs.) değerlendirdiğimiz veya değerlendirilen bir platform. Bu durum gençler için gerçek hayata döndüklerinde, gerçek değişkenlerle (maddiyat, akademik yaşantı, aile kavramı, sözel ve sözel olmayan tepkiler vs.) baş edemediklerini görmelerine sebebiyet verebilir."

ÇIKMAK İSTEYEN DE ÇIKAMIYOR

Instagram araştırmacılarının elde ettiği bir diğer rahatsız edici bulgu da uygulamanın olumsuz psikolojik etkilerini yaşayan gençlerin, bunun farkında olmalarına rağmen siteyi terk etmemeleri. Gençler sürekli, "Instagram'da daha az zaman geçirmek istiyorum" diyor ama bu yönde adım atacak öz kontrolü gösteremiyor.

Belgelere göre bir Instagram araştırmacısı durumu şu sözlerle açıklıyor: "Gençler bize uygulamada geçirdikleri zamandan memnun olmadıklarını ama sürekli Instagram'da olmak zorunda hissettiklerini söyledi. Çoğu zaman kendilerini 'bağımlı' hissediyorlar ve gördükleri şeyin zihin sağlıkları için kötü olduğunu biliyorlar ama kendilerini durduramayacaklarını düşünüyorlar."

İlk bakışta tuhaf gelen bu durumu da Karaoğlu'na soruyoruz. Vazgeçememe sorununun sadece gençlere özgü olmadığının altını çizen Karaoğlu, "Hiçbirimiz çok kolay vazgeçemiyoruz. Çünkü sosyal medya aynı zamanda haber kaynağımız, kendimizi ifade etme platformumuz, iletişim mecramız, akademik gelişim ve sosyal ağımızı da genişletebilen bir yapı" diyor ve şöyle devam ediyor:

"Ancak buradaki olguları beş duyu organıyla algılayabildiğimiz dünyada, sosyal hayatta bulabilirsek, Instagram'ın, Facebook'un yerine başka şeyler spor, müzik yapmak, sosyal etkinlikler vs. koyabilirsek o zaman vazgeçmemize gerek kalmaz. Sosyal medyayı hayatımızda kontrollü ve dengeli bir biçimde tutmaya devam edebiliriz."

Her üç ergen kızdan birinin vücut algısı sorunlarını kötüleştiriyoruz.

Facebook'un yaptırdığı bir araştırmanın raporundan

ÜNLÜLERİ TAKİP ETMEK Mİ, ARKADAŞLARI TAKİP ETMEK Mİ?

Sosyal medyayla özellikle de Instagram'la ilgili en büyük eleştirilerden biri, ünlülerin ve influencer'ların paylaşımlarının "Keşfet" gibi alanlar sayesinde çok fazla öne çıkarılması. Bu paylaşımların gençler üzerindeki olumsuz etkileri de sık sık gündeme geliyor.

Facebook'un mart ayında yaptırdığı bir araştırmada da Instagram'ın ünlülerle ilgili moda, güzellik, ilişkiler gibi içeriklerin gösterimini azaltarak yakın arkadaşların paylaştığı içeriklerin gösterimini artırması tavsiye ediliyor.

Wall Street Journal'a göre, bu tavsiye şirket içinde gündeme gelince bir çalışan, mükemmel hayatları olan ünlülerin, uygulamada kilit önem taşıdığını belirterek, "IG'nin olayı bu değil mi zaten? Tepedeki o çok fotojenik yüzde 0.1'lik kesimin hayatına göz atabilmek? Gençlerin bu platformda olmasının sebebi bu değil mi?" eleştirisini dile getiriyor.

PAYLAŞIM YAPMAMAK GÜVENDE OLMAK ANLAMINA GELMİYOR

Psikolog Ceylan Şekerci de bu noktada aktif ve pasif sosyal medya kullanıcısı farkının altını çiziyor. Yoğun olarak paylaşım yapanları aktif, başkalarının hayatlarını takip edenleri ise pasif kullanıcı olarak tanımlayan Şekerci şöyle devam ediyor:

"Aktif kullanıcılar bekledikleri beğeni sayısı ya da yorumlara ulaşamadıklarında beden imajlarını, yaşam tarzlarını sorgulamaya ve yargılamaya başlayabilirler. Azalan benlik saygısı değersizlik hissini yoğunlaştırabilir. Bu da depresif duygulara bağlanan bir kısır döngü haline gelebilir."

"Pasif kullanıcılar ise kıskançlık, öfke, üzüntü gibi duygular yaşayabilirler. Instagram'da karşılaştığı fotoğrafta çok güzel/mutlu/zengin/sosyal göründüğünü düşündüğü kişilere karşı açık veya gizli zorbalık, rekabete girme, zarar vermeye çalışma gibi davranışlar gözlemlenebilir. Aşağılık duygusu kişiyi mutsuzluğa sürükleyebilir, yetersiz, şanssız ve istenmeyen olduğunu düşünüp hayata küsmesine neden olabilir."

Ne zaman kendimi iyi hissetsem Instagram'a giriyorum ve bu his bir anda kayboluyor.

17 yaşındaki Eva Behrens isimli genç kız

KARNA YUMRUK YEMİŞ GİBİ…

Diğer yandan Instagram'da sadece arkadaşları görmek de her zaman için çözüm olmuyor. Haberde görüşlerine yer verilen genç kızların bu bağlamda anlattıkları oldukça rahatsız edici.

Örneğin, 17 yaşındaki Molly Pitts gittiği lisede herkesin Instagram takipçilerini sayısını kıyaslayarak popülerlik yarışı içinde olduğunu, kendi takipçi sayısına bakınca "karnına yumruk yemiş gibi" olduğunu belirtiyor.

Molly'nin sınıf arkadaşı Eva Behrens ise "Ne zaman kendimi iyi hissetsem Instagram'a giriyorum ve bu his bir anda kayboluyor" derken sınıfındaki kızların yarısının uygulama kaynaklı beden algısı sorunlarıyla boğuştuğunu söylüyor.

Peki başta genç kızlar olmak üzere kullanıcılar yaşadıkları bu deneyimleri nasıl iyileştirebilir? Karna yumruk yemeden, kendini kötü hissetmeden Instagram'da dolaşmak mümkün mü? Karaoğlu'na göre, yetişkinleri bile zorlayan bu ortamda gençlere net bir sınır çizmek kolay değil ama imkânsız da değil.

MONOTON OLSUN AMA GERÇEK OLSUN

Karaoğlu, sosyal medyada harcanan zamanı kısıtlayıp gerçek sosyal becerilerin geliştirilebileceği ortamlara girmenin daha dengeli bir yaşamın kapısını aralayabileceğini vurgulayarak şunları söylüyor:

"Özellikle genç kızlarda bu platformlar kaynaklı duygu geçişleri oldukça hızlı. Burada tanışılan kişilere, kurulan ilişkilere anlam yüklenmesi sonrasında hayal kırıklığı, çökkünlük yaşanabiliyor. Onun yerine sosyal medya dışındaki gri/monoton gibi görünen ama daha gerçek hayata önem vermek, dengeli ve sağlıklı ilişkilerin ve davranış örüntülerinin yaşanmasını sağlayabilir."

Sosyal medya platformlarının kişilerin çeşitli duygusal ihtiyaçlarını doyurabileceğini ancak sanal ortamda gerçekleşen bu paylaşımların çoğu zaman gerçek hayata yansımadığını ifade eden Şekerci de "Başkalarının hayatlarıyla ilgilenmeyi azaltıp çevreden gelecek beğeni sayısına göre kendimizi değerlendirmekten vazgeçtiğimizde sahip olduğumuz hayatın, bedenin ve karakter özelliklerinin değerini daha rahat fark edebiliriz" yorumunu yapıyor.

 

SPOR YAPMAK İSTERKEN ALGORİTMA KURBANI OLDU

Wall Street Journal'a konuşan genç kızların şikayetçi oldukları bir diğer nokta da uygulamanın algoritması nedeniyle takip etmeseniz bile zamanla maruz kaldığınız içerikler.

Örneğin, 19 yaşındaki Lindsay Dubin pandemi döneminde daha fazla spor yapmak istediği için Instagram'da ufak bir arama yaptığını, ardından "Keşfet" sayfasının bir anda zayıflama, ideal vücut tipi, "şunu yeme bunu ye" minvalli içeriklerle dolduğunu söylüyor. Dubin, "Her Instagram'a girdiğimde bunlar yüzüme tokat gibi çarpıyor" diyor.

Haugen'ın ABD Kongresi'nde verdiği ifadede algoritma meselesinin altını çizmesinin ardından Guardian'a konuşan iki ergen kız annesi Michelle isimli kadın da benzer bir sorunu dile getiriyor.

Kızlarının pandemi döneminde evde sıkıldıklarını, bu nedenle Instagram'da uzun saatler geçirdiklerini söyleyen Michelle, ilerleyen aylarda iki kızının da diyet, egzersiz ve yeme bozukluğunu savunan etiketleri takip etmeye başladığını söylüyor.

Sağlıklı tarif fotoğrafları ve videoları ile başlayan sürecin kızlarını yemek yemeyi bırakma noktasına getirdiğini söyleyen Michelle, büyük kızında ağır anoreksi geliştiğini ve neredeyse hastanelik olduğunu belirterek, gençlerin sosyal medyada hapsolduğu toksik kültürün bu bozuklukları tetiklediğini anlatıyor.

1,5 YIL SONRA BİLE KALDIĞI YERDEN DEVAM EDEBİLİYOR

Yine Guardian'a konuşan bir başka anne, Neveen Radwan da 17 yaşındaki kızının yeme bozukluğunda sosyal medyanın çok büyük rolü olduğunu belirtiyor. Bunda sadece anoreksiyi ya da zayıflığı savunan içeriklerin değil influencer'ların ve arkadaşların filtreli fotoğraflarının da etkili olduğunu belirten Radwan, "Uygulamayı açar açmaz filtrelenmiş, manipüle edilmiş fotoğrafların bombardımanına uğruyor. Başarması mümkün olmayan bir şeye ulaşmaya çalışıyor" diyor.

Radwan kızının yeme bozukluğu nedeniyle zamanla 33,5 kiloya düştüğünü, kalbinin durduğunu ve 1.5 yıl tedavi gördüğünü belirtiyor. Bu sürenin sonunda Instagram'a erişmesi için bazı teknik engeller koyduktan kıza telefonu kullanma hakkını geri verdiklerini de anlatan Radwan, şöyle konuşuyor:

"Yarım saat içinde telefonun tarayıcısından Instagram'a girerek o engelleri aştı. Uygulamayı açar açmaz da algoritma onu 1,5 yıl önceki noktaya götürdü. Sonu gelmeyen bir sağlıksız yemek ve diyet içeriği. Bir kez bir videoya baktınız mı algoritma harekete geçiyor ve bu içeriklerin sonu gelmiyor. Domino taşlarının düşüşü gibi. Korkunç ve bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yok."

 

Başta CEO Mark Zuckerberg olmak üzere Facebook yöneticileri ellerindeki araştırma verilerini kamuoyundan gizledikleri gibi bir de tam tersine işaret eden açıklamalar yapıyor. Bu sözler Zuckerberg'e ait: "Gördüğümüz araştırmalar sosyal medya uygulamalarını kullanarak başka insanlarla bağlantı kurmanın, zihin sağlığına olumlu faydaları olduğuna işaret ediyor."

 

 

Başta CEO Mark Zuckerberg olmak üzere Facebook yöneticileri ellerindeki araştırma verilerini kamuoyundan gizledikleri gibi bir de tam tersine işaret eden açıklamalar yapıyor. Bu sözler Zuckerberg'e ait: "Gördüğümüz araştırmalar sosyal medya uygulamalarını kullanarak başka insanlarla bağlantı kurmanın, zihin sağlığına olumlu faydaları olduğuna işaret ediyor."

 

FACEBOOK İSTESE DÖNGÜYÜ KIRABİLİR

Wall Street Journal'a açıklama yapan uzmanlardan Johns Hopkins Hastanesi yeme bozuklukları programı direktörü Angela Guarda, hastalarının birçoğunun yiyecek alımını azaltma ya da kusma gibi tavsiyeleri sosyal medyadan aldığını belirterek, hastaların yarısında sosyal medyanın yeme bozukluklarının gelişiminde rol oynadığını söylüyor.

Guarda, "Bunlar zaten kırılgan durumda olan ya da bir sorun geliştirmekte olan kişiler ve Instagram'ın ya da diğer sosyal medya kanallarının kullanımı bunu daha da artırabilir" diyor.

Guardian'a konuşan araştırmacı Madelyn Webb ise Facebook'un istese algoritmasından kaynaklanan bu döngüyü sonlandırabileceğini, ama bunu yapmadığını belirterek, "Asla değiştirmeyecekler çünkü kâr modelleri daha fazla tık almak üzerine kurulu" yorumunu yapıyor.

YÖNETİCİLER GERÇEKLERİ GİZLİYOR

Bu noktada sorulması gereken soru şu: Algoritma meselesi bir yana Facebook ve Instagram yöneticileri, çözüm için başka bir şey yapıyor, gerekli adımları atıyor mu? Maalesef, hayır. Üstelik en başta CEO Mark Zuckerberg olmak üzere Facebook yetkilileri, ellerindeki araştırma sonuçlarını kamuoyundan, akademisyenlerden ve yasa yapıcılardan gizledikleri gibi yaptıkları açıklamalarda da platformların tam tersi etkileri olduğunu savunuyor.

Örneğin Zuckerberg, Mart 2021'de ABD Kongresi'nde düzenlenen bir oturumda çocukların zihin sağlığıyla ilgili bir soruya, "Gördüğümüz araştırmalar sosyal medya uygulamalarını kullanarak başka insanlarla bağlantı kurmanın, zihin sağlığına olumlu faydaları olduğuna işaret ediyor" dedi.

Mayıs ayında ise Instagram'ın tepe yöneticisi Adam Mosseri, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisine ulaşan araştırmalara göre uygulamanın gençlerin sağlığı üzerindeki etkisinin "epey küçük" olduğunu söyledi. Bu iki örnek bile şirketin yöneticilerinin göz göre göre kamuoyunu yanlış yönlendirdiğine işaret ediyor.

 

DAHA GENÇ KİTLE, DAHA FAZLA GELİR...

Dahası halihazırdaki tablo yeterince korkutucu değilmiş gibi, Facebook bir de Instagram Kids uygulamasıyla kullanıcı kitlesini 13 yaş altı gruplara indirmek için çalışmalar yürütüyor.

İlk gündeme geldiği dönemde amacı çocukları Instagram'daki taciz vb. tehlikelerde korumak olarak açıklanan Instagram Kids uygulamasının asıl hedefinin ne olduğu da "Facebook Dosyaları" sayesinde tartışmaya açıldı.

Instagram Kids'in kullanıcı kitlesini daha geniş bir tabana yayma amacı güttüğü tartışmalarının güçlenmesi üzerine, şirket eylül ayı sonunda bir açıklama yaparak, projenin askıya alındığını duyurdu.

Kullanıcı kitlesini daha genç gruplara açmak, şirketin 100 milyar doların üzerindeki yıllık gelirinin devamlılığı için hayati öneme sahip. Zira Instagram kullanıcılarının yüzde 40'ından fazlasını 22 yaş ve altındaki gençler oluşturuyor. Sadece ABD'de her gün 22 milyon genç Instagram'a giriyor.

ÇOCUKLARI, GENÇLERİ NASIL KORUYACAĞIZ?

Peki sosyal medya şirketleri uygulamaları daha fazla genç için çekici hale getirmek için aralıksız çalışırken, ebeveynler ne yapacak? Başta anne babalar olmak üzere yetişkinler çocukları sosyal medyanın olası etkilerine karşı nasıl koruyacak?

Şekerci, "Hepimizin fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik olarak farklı özellikleri var. Aslında hiçbirimiz Instagram profilinde göründüğümüz kadar mükemmel değiliz. Bu gerçeği aklımızın bir kenarında bulundurursak sosyal medyanın olumsuz etkilerinden daha az etkilenebiliriz. Özsaygı, fiziksel görünüm, yaşam tarzı çevrenin onayından bağımsızlaştığı zaman sosyal medyanın zarar verici etkileri minimuma indirilebilir" yorumunu yapıyor.

Karaoğlu ise bu noktada yaş döneminin önemine dikkat çekerek, özellikle çocuklarda internet kullanımının denetlenmesi gerektiğine, bazı uygulama veya sitelere erişimin kısıtlanmasının, çocukların psiko-sosyal gelişimi açısından kritik olduğuna vurgu yapıyor.

Ergenlik çağındaki gençlerde ise daha farklı bir yol izlenmesi gerektiğini ifade eden Karaoğlu, "Onları yetişkin gibi görüp gerçek, samimi bir iletişimle kaygılarımızı dile getirmek ve tabii geçirilen zamanı sınırlı tutmak faydalı olabilir. Özellikle de sosyal medyada model alınan fenomenlerin, popüler kişilerin sorumluluk dahilinde bilgilendirmeler yapması anlamlı olabilir" diye konuşuyor.