Tunus'un "çöl sarayları"

 Tunus'un Medenin ve Tatavin şehirlerinde çöl sarayları olarak isimlendirilen yapılar, tarihte kabilecilik kültürünün etkin olduğu güney kentlerinin mimarisini yansıtıyor.

Güneyin kültür ve mimarisinden izler taşıyan 300 yıldan fazla süredir tarihe tanıklık eden saraylar, uzun yıllardır yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Tunus Kültür Uzmanı Habib Alcan, yüzyıllar önce ilkel yöntemlerle inşa edilen yapıların, ülkenin güneydoğusunda yaşayan halkın geleneksel yaşam tarzını gözler önüne serdiğini, ataları ile tarihi ve kültürel bağlarını yansıttığını belirtti.

Medenin ile Tatavin arasında yaklaşık 160 saray bulunduğunu, en az 3 en fazla 6 katlı saraylarda genellikle 200-300 oda yer aldığını ifade eden Alcan, resmi kurumlar tarafından maruz kaldığı ihmale rağmen, evlerin mimari yapısının turist çekmeye devam ettiğini dile getirdi.

Bölgede yerleşimin 12. yüzyıla dayandığını, burada ilk evlerin 8 yüzyıl önce inşa edildiğini kaydeden Alcan, ancak bugün kurulu yapıların ömrünün henüz 300 yıllık olduğunu aktardı.

Tunuslu Abdullah el-Mednini de önceden bina yapmak için tuğla ve çimento bulunmadığını, insanların evlerini kerpiçten yaptığını belirterek, söz konusu yapıların Tunus'ta eskiden hakim olan kabilecilik kültürünü yansıttığını ifade etti.

Her yapının sahibi olduğu ailenin adıyla anıldığını söyleyen Mednini, Tarihi sarayların bir özelliği ise gıda depoları barındırması. Ekilen ve toplanan ürünler burada saklanırdı. Develerle taşınması ve boşaltılması kolay olduğu için buğday ve arpa gibi ürünler üst odalarda depolanır alt katlardaki odalarda ise başka tür yiyecekler bulunurdu. dedi.

Çöllük geniş araziler üzerine kurulu olduğu için Tatavin'deki yapıların birbiriyle arasının uzak olduğunu aktaran Mednini, yüksek bölgede kurulu Medenin'dekilerin ise birbirine bitişik ya da çok yakın olduğunu dile getirdi.

Bölgedeki Gelenek ve Görenek Müzesi sorumlusu Fethi es-Salmuk, Tunus Ulusal Kültürel Miras Akademisinin, Tatavin'deki en meşhur saraylardan Hedada Sarayı'nı restore ederek, müzeye dönüştürdüğünü ve ziyaretçilere açtığını belirtti. Salmuk, sarayın, o dönemdeki gelenek ve görenekleri yansıtan bir müze işlevi gördüğüne ve bu şekilde tarihi izlerin korunmaya çalışıldığına işaret etti. AA


Kaynak : Trthaber.com.tr