'Türkiye'nin bir yere gittiği yok, telaşları kendi ikballeri için'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, partisinin genel merkezinde düzenlenen AK Parti 115. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, Irak ile konuştuk, Başika, Musul konusu başta olmak üzere PKK ile mücadele ve Sincar'daki oldubittilerin nasıl ele alınacağını hep beraber değerlendirdik. Bütün bunları yapınca Türkiye'nin bölgedeki etkinliği de arttı. Bir yıl önce Suriye meselesinde Türkiye'yi hesaba katmayanlar, şu anda Türkiye'nin dediği neyse ona göre amel ediyorlar. İşte bu, ülkemizin gücüdür. Bu, ülkemizin, milletimizin gücünden, Cumhurbaşkanımızın dirayetinden geliyor. ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin önünü tıkamaya hiç kimsenin hakkı yok

Yıldırım, Şu anda yapılan, 2007 referandumunda yapılan değişikliğin gereğini yerine getirmek, eksik kalan kısmını tamamlamaktır. İş bundan ibarettir. Gürültü, patırtı, efendim 'Rejim değişiyor, Türkiye elden gidiyor', onlar kendileri gidiyor. Feryadı figanları Türkiye için değil, kendi ikbal meseleleri için. Türkiye'nin bir yere gittiği yok. Türkiye emin adımlarla muasır medeniyetler seviyesine ilerliyor. Telaşları kendi gelecekleri, kendi ikballeri. Sizin ikbaliniz için Türkiye'nin önünü tıkamaya hiç kimsenin hakkı yok. şeklinde konuştu.

Anamuhalefet partisi vesayetçilerin sözcülüğünü yaptı

2007'deki cumhurbaşkanı seçimi sürecinde anamuhalefet partisinin o gün vesayetçilerin sözcülüğünü yaptığını belirten Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

Demokrasinin değil vesayetin sözcülüğünü yaptı ve o gün cumhurbaşkanı seçimini engellediler, engellemeye çalıştılar. Nasıl engellediler? 367 icadıyla. Neymiş, 367, 3'te 2 vekil sayısı olmazsa meclis toplanamaz, cumhurbaşkanı seçilemezmiş. O zaman Atatürk'ün seçimi de yanlış. Onların kafasına göre düşünüyorsak, Atatürk, İnönü, Celal Bayar, diğerleri, hepsinin seçimi sakat. Yani hukuken sakat öyle mi? O sonuç çıkıyor. Bakın o sayıya erişen bir şey yok.

Anamuhalefet partisi vesayetçilerin sözcülüğünü yaptı

2007'deki cumhurbaşkanı seçimi sürecinde anamuhalefet partisinin o gün vesayetçilerin sözcülüğünü yaptığını belirten Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

Demokrasinin değil vesayetin sözcülüğünü yaptı ve o gün cumhurbaşkanı seçimini engellediler, engellemeye çalıştılar. Nasıl engellediler? 367 icadıyla. Neymiş, 367, 3'te 2 vekil sayısı olmazsa meclis toplanamaz, cumhurbaşkanı seçilemezmiş. O zaman Atatürk'ün seçimi de yanlış. Onların kafasına göre düşünüyorsak, Atatürk, İnönü, Celal Bayar, diğerleri, hepsinin seçimi sakat. Yani hukuken sakat öyle mi? O sonuç çıkıyor. Bakın o sayıya erişen bir şey yok.

Aslında Meclisin gücü artıyor

Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliği ile Meclisin etkinliğinin azalacağı iddiası ilgili olarak da şunları kaydetti:

Hadi oradan, neresi azalıyor? Genel görüşme, yazılı soru önergesi, Meclis araştırması, kanun yapma, cumhurbaşkanını yargılama var. Bakanları sıraya, hesaba çekmeye hakkı var. Aslında Meclisin gücü artıyor. Niye? Yargının başındaki idari yapıyı da Meclis belirliyor, bir kısmını. Cumhurbaşkanı ile Meclis belirliyor. Cumhurbaşkanı, Meclis ne? İkisi de milletin iradesiyle seçilmiş iki tane yapı. Dolayısıyla yargıda da milletin bir şekilde iradesi yansımış oluyor.

Esasen mevcut sistemde iktidar partisi ne diyorsa Meclis onu yapıyor, birbirimizi kandırmayalım. diyen Yıldırım, Ama yeni sistemde Meclis kendi tüzel kişiliğiyle, her milletvekili kanun teklifi verebilecek, bunu savunacak, yasalaşmasını sağlayacak. Milletvekillerinin gücü artıyor, milletvekillerinin memleket meselelerine daha fazla zaman ayırmasına imkan sağlıyor. Dolayısıyla bu söylenenlerin tamamı temelsiz, asılsız, kafa karıştırmaya yönelik. Milletimiz rahat olsun. Biz milletin işini zora sokacak, milletin geleceğini zora sokacak hiçbir icraatın arkasında olmayız. şeklinde konuştu. AA


Kaynak : Trthaber.com.tr