DERDİM DERMANIMDIR
Beklentilere göre hak ettiği saygıyı görmese de öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir. Hammaddesi insan olan bir mesleğin bundan daha iyi bir açıklaması olamaz. Eğitimcilerin peygamber davasının yolcusu gibi algılanması bu yüzden olsa gerek.
Okulların açılmasına kısa bir süre kala bu konunun ehemmiyetine vurgu yapmak gerektiğini düşünüyorum. Biz eğitimciler mesleğimizi seçerken, bir çoğumuz severek ve isteyerek bu mesleği seçtik. Bir kısmımız da gelecek kaygısı ve garantili maaşı var diye bu alana yöneldik. Her ne sebeple olursa olsun, seçtiğimiz meslek hatayı kabul etmeyecek kadar titiz bir çalışma gerektirir
İşin özünde insan varsa meselenin ciddiyeti artar. Bir makine icat edersiniz, eksikliklerini kusurlarını zaman içinde giderirsiniz. Bir mobilya işinde, hatalar çok gözünüze batmaz. Bir ev yaparsanız, kusurlarını telafi edersiniz. Ancak insan öyle değildir. Önemsenmemiş, eğitimi eksik kalmış bir insanın, ilerideki yaşamında yapacağı tüm hataların faturası bumerang gibi size geri döner, ailesine döner, çocuklarına döner, topluma döner.
Sokaklarda uyuşturucuya batmış, hırsızlık, gasp, cinayet suçu işlemiş, hatta terör olaylarına karışmış bir çok insanın geçmişinde önemsenmemiş bir eğitim hayatı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Çocuğun eğitiminde her ne kadar anne ve babanın rolü büyük ise de en nihayetinde anne babaların eğitimine de öğretmen müdahalesi gerekir.
Bir çocuk tohumdur. Geleceğin genç ve dinamik bir ferdir Sosyal çevresi olan iş insanıdır. Annedir, babadır. komşudur. akrabadır. Hala, teyze, dayı ve amcadır. Yanlış ellerde yetişmiş bir çocuk üstleneceği tüm bu rol modellerde; çevresine sürekli olumsuzluk aşılar, sorun çıkartır. Katkı sunması beklenirken çevresinin bütün enerjisini üzerine çeker bitirir. Devletin kolluk gücünü uğraştırır. Geriye gözü yaşlı bir anne ve huzurun olmadığı bir aile bırakır. Öyle ki sorunlu bir tek insan bir mahallenin huzurunu kaçırması işten bile değildir.
Bu sebeptendir ki eğitimde feda edilecek bir tek fert bile yoktur. Bunu en iyi bilmesi gerekenlerin başında öğretmenler gelir.
Bir insanı yetiştirmek… Karşılığı dünyalardır. Bu meyanda peygamber efendimiz (s.a.v.)İn Hz Ali(r.a.) hitaben dediği gibi;
(Allah'a yemin ederim ki, Cenab-ı Hakkın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, en kıymetli dünya malından, kırmızı develere sahip olmaktan daha iyidir.) [Buhari, Müslim]
Manevi hazzının, maddi hazzından çok daha üstün olduğu öğretmenlik mesleğinin para ve pulla ilişkisinin sürekli gündem olması, maalesef meslektaşlarımız açısından inciticidir. Ancak maddi doyumu yetersiz diye bu mesleğin ruhuna aykırı davranmak, cinayet işlemekle, eşdeğer olduğunu meslektaşlarımıza hatırlatmak isterim.
Maaşı az veya saygınlığı yeterli değil diye çocukların eğitimine kayıtsız kalmak, mesaisini boşa harcamak. En başta söyleyeyim onarılamaz hasarlara yol açar Kul hakkına girer. Özellikle masum ve günahsız yavruların günahını yüklenirsiniz ki bunu para ve pulla telafi edemezsiniz.
Doğru bir anlayışla inşa edilen, ahlaklı bir kişiliğin değerini maddiyatla ölçemezsiniz. Öğretmenler sağlıklı bir toplumun inşasında bedenin kalbi mesabesindedir. Kalp durursa beynin bir anlamı kalmaz Ceset çürür gider.
Madem Allah’a imanımız var ve madem bu işin mükafatı ahirette verilecektir. İnsan yetiştirmenin mükafatına eş değer başka bir amel var mıdır? Bu nedenledir ki bilen, bilmeyenden üstündür. Bu sebeple Alimin mürekkebi şehitlerin kanından efdaldir.
İşte bu yüzden biz öğretmenlerin derdi öyle bir derttir ki; içinde derman barındırır. Dermanı derdinde saklıdır.
Vesselam Medeni GÜNER
Eğitimci