Trafikte Yaya Önceliği
Daha önce görev yaptığımız dönemde, 2011 yılında bugünkü adıyla Erasmus Okul projesi yapmıştık. Başarılı olan projemiz kapsamında İlk ziyaretimizi Letonya'ya yapmıştık. Projeye altı ülke katılmıştı. Her ülkenin öğretmenleri, İngilizce bilen öğretmenlerimizin vasıtasıyla iletişim kuruyorduk.
Letonya'nın Ozalnıeki denilen, nüfusu yaklaşık 15 bin olan bir kasabasında bir otelde ikamet ediyorduk. Öğleden sonra resmi programlar bittikten sonra kasabayı gezer tanımaya çalışırdık. Özellikle kasabayı ikiye ayıran anayolun sağ ve solunda yürüyüş ve spor yapmak isteyenler için ayrılmış kaldırımlarda yol boyunca uzun yürümeler yapardık. Kaldırımlar beyaz ve kahve renklere ayrılmıştı. Kaldırımın beyaz bandını yayalar için kahve olanını bisikletli insanlara ayrılmıştı. Yolun her iki yanını boyları 15 metreyi bulan kavak ağaçları sıralanmıştı. Kaldırımların bakımlıydı.yerlerde bizde ki gibi çöp, sigara izmaritleri, plastik şişeler göremezdiniz. İnsanlar temizlik konusunda kurallara uyuyordu. Bu anlamda sıkça övülerek bahsedilen Avrupanın tertip ve düzenli yaşamlarını bende övmek durumundayım. Uzun kavak ağaçları ve temiz kaldırmalarda yürüyüş yapmak birazcık olsun hayatın koşuşturmaların uzaklaşmak insanları rahatlatıyordu. şüphesiz.
İşte bir gün yalnız başıma bu yürüyüşü gerçekleştirip dönüş yolunda otele geri dönerken yolun uygun bir noktasından karşıya geçmem gerekti. Tek şeritli yolun karşısına geçmek için uygun zamanı kolladım. Araçların seyrekleştiği bir zamanda adımımı yola attım. Bir kaç adım atmıştım ki araçların hızlarını kesip durmaya başladıklarını gördüm. Bende: "herhalde bir şeyler oldu" deyip karşıya geçmekten vazgeçtim. Araçları seyredip ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bu bekleme esnasında yolun solunda ki araçlar da durmaya başladı. Sağ tarafta araç kuyruğu oluştu. Yolun sağında ve solunda en az 30 araç birikti. Şoförler selektör yapıp bana el kol işareti yapıyorlar. Ben ise şaşkın şaşkın onlara bakıp dudak büküyorum. En sonunda bir araç sürücüsü kafasını aracın penceresinden uzatarak eliyle hadi geç ne bekliyorsun der gibi yaptı . Durumu yeni anlamaya başladım. Meğerse araçlar benim için durmuş, geçmemi bekliyorlar. Hem de yaya geçidi ve renkli çizgilerin olmadığı, kasabanın dışında sayılabilecek bir noktada bu hassasiyeti gösteriyorlar. Tabi trafiği birbirine katmadan hızlıca karşıya geçtim. Ne yalan şöyleyim . Çok etkilenmiştim. İşte insana saygı böyle olur demiştim. Bizim mükemmel nezaket ve inceliğimizi elin gavuru kendi insanına gösteriyor da biz de birbirimizi yiyoruz dedim içimden.. Bizde kaç insan karşıdan karşıya geçerken trafik kazalarında hayatını kaybediyor diye düşündüm. Hele ki; "küçükler için karşıdan karşıya geçmek resmen bir mayın tarlasından geçmek gibi bir şey" diye düşündüm. Keşke ülkemizde de bu kural geçerli olsaydı diye hayıflanmıştım. Letonya gibi 1990'larda bağımsızlığını kazanmış sonradan devletleşen küçük bir ülke kendi inanı için böyle güzellikler yapabilirken 600 yıl boyunca Dünyaya insani değerler taşıyan Osmanlının bakiyesi Türkiye'nin bu güzelliklerden uzak kalması üzüntü vericiydi.
Aradan geçen 8 yıl sonra İçişleri Bakanlığı, Karayolları Trafik Kanununda 74. Maddeyi değiştirerek Yaya geçiş önceliği kanununu çıkarttı.
Geçte olsa bu uygulamanın ülkemizde hayata geçmesi çok sevindiricidir. Ancak, halen hem vatandaşlarımız hem de sürücülerimiz bu uygulamaya alışamadılar. Yaya geçiş önceliğini, su istimal eden yayalar olduğu gibi "buda nerden çıktı" diyen sürücüler azınlıkta değil. Ancak zaman içerisinde insanlar bu güzel kurala da uyum göstereceklerdir. Tıpkı bir zamanlar kahvehanelerde ve araç içerisinde sigara içme alışkanlığının terkedimesi gibi.
Bu arada yaya geçiş önceliğine uymayan sürücüler 488 TL trafik cezasını ödemek zorunda kalabilirler. Bizden hatırlatması. İçişleri bakanlığımız Bu kuralın uygulanabilirliği artırmak ve trafik bilincini oluşturmak için 2019 yılını "Yaya Öncelikli Trafik Yılı" olarak etti. Bu kapsamda 81 ilimizde yay önceliği temalı etkinlikler düzenlenmektedir. Ne diyelim. Başarılı çalışmalar diliyoruz.
Sürücü ve yayalarımıza sağlıklı, kazasız belasız günler diliyoruz.
Medeni GÜNER
Eğitimci