Çelik: Kimse vatandaşı 'denize dökerim' diyemez

Çelik: Kimse vatandaşı 'denize dökerim' diyemez
06 Nisan 2017 - 11:41

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Türkiye'nin halk oylamasıyla halkın görüşüne başvuruyor olması, bu coğrafyada bir mücevher niteliğindedir. Halkın görüşüne başvurmak, halkın istediği şekilde hükümeti inşa etmek, devletin yönetilebilmesini sağlamak, Türkiye'nin demokrasisi, ekonomisi ve refahı için büyük kuvvet olduğu gibi Türkiye'nin milli güvenliğinin de birinci dereceden teminatıdır." dedi.

Bakan Çelik, AK Parti Kozan İlçe Başkanlığını ziyaretinde, 15 Temmuz'dan sonra ordudan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının atıldığını, ordunun, FETÖ'cülerden temizlendikten sonra daha da kuvvetlendiğini belirtti.

Çelik, "El Bab'a girdik. Bakın işte El Bab'a kadar DEAŞ ile olan mücadele ne kadar büyük bir başarıyla gerçekleştirildi. Şehitler verdik, gazilerimiz var ama sonuç itibariyle bu milletin, bu devletin geleceği ortaya koyuldu." diye konuştu.

Geçmişteki bazı olayları değerlendirdiklerinde, FETÖ'cü asker üniforması giymiş katillerin Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye attığını vurgulayan Çelik, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin geleceği parlaktır, çok daha iyi olacaktır. Bütün bunun kuvvet kaynağı ve güvencesi, vatandaşlarımızın bu gösterdikleri teveccüh, Türkiye'deki demokrasiyi korumak için hem sandıklara hem demokratik süreçlere sahip çıkmada gösterdikleri fedakarlık, 15 Temmuz gecesi terör örgütüne karşı gösterdikleri fedakarlık gibi demokrasiyi koruma ve demokratik süreçleri işletme konusunda da gösterdikleri duyarlılıktır. Türkiye'nin halk oylamasıyla halkın görüşüne başvuruyor olması, bu coğrafyada bir mücevher niteliğindedir. Halkın görüşüne başvurmak, halkın istediği şekilde hükümeti inşa etmek, devletin yönetilebilmesini sağlamak, Türkiye'nin demokrasisi, ekonomisi ve refahı için büyük kuvvet olduğu gibi Türkiye'nin milli güvenliğinin de birinci dereceden teminatıdır."

"Türkiye'nin yepyeni bir yazılıma kavuşması lazım"

Geçmişte "Cumhuriyetin birtakım bekçileri vardır." ifadelerinin kullanıldığını ve o bekçilerin hep halka karşı faaliyet yürüttüğünü anlatan Çelik, "Artık Türkiye öyle safhalardan geçmiştir ki çok netleşmiştir bu, cumhuriyetin gerçek sahibi cumhurdur. Cumhuriyetin, cumhurun dışında, cumhurun üstünde cumhura rağmen herhangi bir koruyucusu ve kollayıcısı olması gibi bir şey söz konusu değildir. Bu gideceğimiz 16 Nisan'daki halk oylaması bu bakımdan çok kıymetli. Türkiye, meşrutiyetten beri bir sistem değişikliğini tartışıyor. Bu sistem değişikliğini gerçekleştirmek, daha iyi bir yönetim modeli ortaya koymak için büyük bir gayret gösteriyor. Geldiğimiz noktada, Türkiye'nin artık 20. yüzyılın devlet yazılımıyla 21. yüzyılda büyük büyük roller oynaması mümkün değildi. Türkiye'nin yepyeni bir yazılıma kavuşması lazım. Anayasa da bu demektir aslında." değerlendirmesini yaptı.

Bakan Çelik, 16 Nisan'dan sonra vatandaşların "Evet" oylarıyla hayata geçecek düzenlemeyle, halk iradesinin güçleneceğini belirterek, "Bu Türkiye'nin yaklaşık olarak 150-200 yıldır aradığı bir şeydir. Daha pratik, daha esnek, etrafımızdaki bu gelişmeler karşısında Türkiye Cumhuriyeti'ni bütün bu dalgalı denizlerde daha sağlıklı bir şekilde yüzdürebilecek, etrafımızdaki sakıncalardan koruyabilecek bir devlet yönetimini, bir hükümet modelini ortaya çıkması söz konusu olacak. O nedenle bugünler, tarihi günlerdir. Bugünlerde görev alan arkadaşlarımız tarihi bir rol icra ediyor. İnşallah her şey yolunda gidiyor, Adana'da da moralimiz yerinde. Her geçen gün taş üstüne taş koyularak, sabırla buna devam ediliyor." ifadesini kullandı.

"Kimse vatandaşı 'denize dökerim' diyemez"

Halk oylamasında "evet" diyecek vatandaşlar gibi "hayır" kararı vereceklerle ve karasızlarla da bir araya geldiklerine dikkati çeken Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes birinci sınıf vatandaştır. Siyasi görüşü veya tercihi ne olursa olsun, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını, tercihinden dolayı bir CHP milletvekilinin kafasının arkasındaki o halk, demokrasi ve cumhuriyet karşıtı görüşü ortaya koymasında olduğu gibi 'denize dökerim' diyemez. En çok rejim tartışmasından bahsedenler onlar ama rejimin değiştirildiği 1960 ihtilalinin arkasında onlar vardı. Rejimin temeli cumhuriyettir, cumhuriyetin esası cumhurdur. Rejim değişikiliği, cumhuriyetin içinden cumhurun yetkisini çalmak demektir. Esasında vatandaşlarımızın belli bir yönde tercih kullanmaları halinde onları denize dökeceklerinden bahsetmeleri bir rejim değişikliği teşebbüsüdür. Vatandaşlar, demokratik bir ülkede oylarından dolayı yargılanamaz, tehdit edilemezler. Bunlar, vatandaşlarımızı 'evet' vermeleri halinde tehdit ediyorlar, denize dökeceklerinden bahsediyorlar. Sonra bunu devrimcilikle, cumhuriyetçilikle izah ediyorlar. Böyle bir cumhuriyetçilik anlayışı, demokratik bir cumhuriyetçilik anlayışı değildir."

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un "Denize dökeriz" açıklamasına ilişkin eleştirilerini sürdüren Bakan Çelik, "Bir kişinin, vatandaşlarımızı herhangi bir şekilde, şu veya bu yönde denize dökeceğinden bahsetmesi, esasında rejim değişikliği zihniyetinin dik alası demektir. Türkiye'de 'hayır' diyen vatandaşlarımızın da ayağına gidiyoruz, onlarla da paylaşıyoruz. Netice itibarıyla bu bir parti meselesi değil, devlet meselesidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği meselesidir. Sabırla ilerleyeceğiz, taş üstüne taş koyacağız." ifadesini kullandı.


Kaynak : Trthaber.com.tr