Erdoğan'ın 'İmralı'ya Hesap Verme' Sözleri Tartışılıyor
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Edirne Cezaevi’nde tutuklu HDP’li Selahattin Demirtaş için İmralı Cezaevi’nde tutuklu PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’a hesap vereceği ifadesi, Türkiye’de tartışma yarattı
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Edirne Cezaevi’nde tutuklu HDP’li Selahattin Demirtaş için İmralı Cezaevi’nde tutuklu PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’a hesap vereceği ifadesi, Türkiye’de tartışma yarattı.
Erdoğan, geçtiğimiz Çarşamba günü TBMM’de AKP parti grubu konuşmasında, “Edirne’deki, en büyük hesabı İmralı'dakine verecek. Onların da kendi içlerinde ayrı bir hesaplaşmaları var. Ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar” demişti. Bu sözleriyle Erdoğan, HDP’li Demirtaş’a yönelik Öcalan’ın gelecek günlerde yazılı mesaj vereceğini gündeme taşıdı.
Önce dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Gidip İmralı’da masaya oturan kimdi? Şimdi İmralı’nın postacılığına soyunmuş, öyle anlaşılıyor. Posta memuru mu kendisi? Gidip tezgahı kuran, konuşan, medet uman o. Yerel seçimlerde ne yaptı? Yerel seçimlerde de ona bir akademisyen gönderdi. 'Acaba bize oy verebilirler mi?' diye. Selamlarını getirdi. Devletin televizyonunda bunu canlı yayınladılar. Şimdi dönüp bizi suçluyor. Ne yaparsa yapsın, beyefendi gidici artık. Millet tahammül edemiyor. Yalana, zam zamma, haksızlığa tahammül edemiyor” yorumunu yaptı.
Bugün de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Erdoğan’ın Öcalan ile yürüttüğü ilişkisi için “mektup arkadaşlığı” ifadesini kullanarak, 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerde AKP’ye oy verilmesi için Öcalan’ın mektup yazmasını ve bunun TRT’de okunmasını hatırlattı. Akşener, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, hukuki olarak ne olup ne bittiğini anlatmakla ve takip etmekle görevli. Türkiye'nin güvenliğinden sorumlu Sayın Erdoğan, mektup arkadaşı Abdullah Öcalan ile Selahattin Demirtaş arasındaki bir hesaplaşmayı söyleyebiliyor. En hafif tabiri ile ayıptır ayıp, bu da bir fezleke konusudur” diye konuştu.
HDP’li Demirtaş: "Kendi vereceğin hesabı düşün"
Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş ise, sosyal medya hesabı aracılığıyla yaptığı paylaşımda, Erdoğan’a, “Siyasetçiler halka, partisine, parlamentoya, bağımsız yargıya hesap verir. Sen benim için ‘kaygılanmayı’ bırak da kendi vereceğin hesabı düşün” yanıtını verdi. Bu çıkışıyla Demirtaş’ın, İmralı Cezaevi’nde tutuklu Öcalan’la ilişkisi bakımından “halka karşı sorumluluğunu” ve “siyasetçi kimliğini” öne çıkardığı yorumu yapıldı.
CHP ekonomi gerekçeli olduğu düşüncesinde
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak ise, Erdoğan’ın İmralı’yla ilgili sözlerini Kılıçdaroğlu’nun “zam” vurgusunda olduğu üzere ekonomideki tabloyu perdelemeye dönük hamle olarak yorumladı.
CHP Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) değerlendirmesi kapsamında Öztrak, bugünkü basın toplantısında, “Bu hükümet artık fakir, fukara milletin sırtında ağır bir yüktür. Milletimiz de durumun farkındadır. Sırtında bir yük, bir kambur haline gelen Erdoğan Şahsım Hükümeti’ni üstünden silkeleyip atmak için gün saymaktadır. Öyle görünüyor ki, Erdoğan da bunun farkındadır. Bunu nereden mi biliyoruz? Erdoğan’ın İmralı’ya çiçek atmasından, İmralı’dan yeni bir siyasi himmet beklemesinden. Anlaşılan Erdoğan, İmralı’yla mektup arkadaşlığını yeniden hızlandıracak. Herhalde bunun için, küçük ortağın da rızası alınmıştır. Bahçeli atmak için, mitilini de hazırlamıştır. Milletimiz, bu siyasi bezirganların notunu vermiştir. Sandığın önüne gelmesini beklemektedir. Artık yolcudur Abbas, bağlasan durmaz” dedi.
Erdoğan’a Oslo görüşmesi örneği: "Hepsi için fezleke olmalı"
Erdoğan, grup konuşmasında, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in PKK’lı Volkan Bora ile birlikte fotoğrafları olması nedeniyle milletvekili olmayacağını da belirterek, Güzel hakkında fezleke için de AKP grubuna TBMM gündemine alınması talimatını vermişti.
Bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı ziyareti sonrasında soruları yanıtlayan Akşener, HDP’li Milletvekili Semra Güzel’in PKK’lı Volkan Bora’yla fotoğrafları olmasıyla ilgili iktidar cephesinde İYİ Parti’nin sessiz kaldığı iddiasını ise eleştirdi. AKP’nin çözüm süreciyle izlediği politikayı hatırlatan Akşener, HDP’li Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin fezlekeyi AKP’nin TBMM Genel Kurulu’na getirmesi durumunda İYİ Partili milletvekillerince “evet” oyu verileceğini açıkladı. Akşener, “İYİ Parti’nin terör, teröre yataklık, terörle iltisak ve irtibat gibi konularda tavrı açık ve nettir. Bunda sorunumuz yok. Umarım rahatlamışlardır ama Türk bayrağını ve Atatürk resmini çıkarma talimatını veren siyasetçiler, Oslo’da PKK’ya yalvar yakar bizim bürokratlarımızı gönderen ve AKP Genel Başkanı o günün Başbakanı Sayın Erdoğan ‘Talimatı ben verdim’ demişti. Dün olumlu görülen bütün işler bugün olumsuz ise o zaman bu talimatları verenlerin de her birinin fezlekesi olması gerekiyor. Biz o fezlekelere de evet oyu vereceğiz. Onlar bu fezlekeleri getirmezlerse, biz iktidar olacağız ve bu fezlekeleri biz getireceğiz” açıklamasında bulundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise, dün "Bu fotoğrafı gördüğümde sordum, 'Ne zaman çekilmiş' diye. Bunların İmralı’ya masa attıkları dönemde, açılım döneminde o fotoğraf çekilmiş. Bu fotoğrafın muhatabı doğrudan doğruya Erdoğan’dır. Nasıl oldu? Açılımda bu işler olduysa sen neredeydin, bu ülkeyi yönetmiyor muydun, aklın başında mıydı? Bunların sorulması lazım" değerlendirmesinde bulundu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin TBMM Genel Kurulu’na gelecek fezlekeye ilişkin bağlayıcı bir açıklamadaysa bulunmadı.
"Açılım denilen sürece karşı çıkmış insanlarız"
Akşener, HDP’li Güzel’in fotoğrafıyla ilgili AKP’lilerce İYİ Parti’nin sessiz kaldığı yönündeki suçlamaya ise, “AKP yöneticilerinin ısrarla bu konu üzerinden kimsenin bir laf etmediğine dair söylemleri çok ilginç. Muhtemelen şuur altlarındaki Sayın Erdoğan'a genel başkanlarına duydukları gıcıklığı bizim üzerimizden ortaya döktüler” yorumunu yaptı.
“2014'te 2013'te 2012'de 2011'de açılım-saçılım denilen sürece karşı çıkmış insanlarız” diyen Akşener, “Bize o dönemde AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan ve arkadaşları 'Kandan, ölümden besleniyorlar. Analar ağlamasın' deyip tahkir eden, taciz eden bir dili kullanmışlardı. 2010 yılında üniversitede hoca iken, bir Kürt öğrencim, o meşhur çadır mahkemelerinde teröristler mahcup olmasın, üzülmesin, sıkılmasınlar diye Türk bayrağının ve Atatürk'ün resminin çıkarıldığını ağlayarak bana bildirmişti. Ve ben bunu Meclis'te devrin Adalet Bakanı'na sormuştum” dedi.
FACEBOOK YORUMLAR