Franchise zincirinde Avrupa birincisiyiz
Tüm Restoranlar, Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Genel Başkanı Ramazan Bingöl, Türk mutfağının önemine dikkati çekerek, "Dünyanın en önemli mutfağına sahibiz. Sektörümüzdeki markalarla Pekin, Londra, Moskova ve New York gibi metropollerde mekanlar açmamız lazım. Bunu milli seferberlik haline getirmemiz gerekiyor. Her lokantamız aynı zamanda Türkiye'nin kültür ateşesidir." dedi.
Avrupa Franchise Federasyonu istatistiklerine göre, franchise zinciri sayısında bin 500'ün üzerinde markayla Avrupa birincisi olan Türkiye'yi, bin 375 ile Fransa, 960 ile Almanya izliyor. Franchise ile Türkiye'de açılan kafe, fast food ve restoran zincirlerinin sayısı 250'yi aşarken, son 10 yılda büyüyerek markalaşma yoluna giren Türk yemek sektörü ise artık dünyaya markalarını pazarlar hale geldi.
Bingöl, küresel ölçekte bir ülkenin gücünün artık sahip olduğu markalarla belirlendiğini ifade ederek, "Ne kadar büyük ve çok markanız varsa, gücünüz de o kadardır." diye konuştu.
Türk firmalarında markalaşmanın son zamanlarda arttığını ifade eden Bingöl, yemek sektöründe özellikle son 10 yılda markalaşma konusunda önemli seviyeye gelindiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "İhracatımızla beraber marka yapmamız lazım." sözünü hatırlatan Bingöl, şunları kaydetti:
"Dünyaya baktığımızda otomobil, elektronik ve giyim sektöründe çok güçlü markalar var. Türkiye olarak, büyük markalarla yarışırken, farklı alanlarda da kendi büyük markalarımızı yaratmalıyız. Buradan hareketle baktığımızda, en kolay markalaşabileceğimiz noktanın gıda sektörü olduğunu görürüz. Çünkü, dünyanın en önemli mutfağına sahibiz. Dünyanın beğenisine sahip bir Türk mutfağı var. Sektörümüzdeki markalarla Pekin, Londra, Moskova ve New York gibi metropollerde mekanlar açmamız lazım. Bunu milli seferberlik haline getirmemiz gerekiyor. Yemek deyip geçmeyin. Sektörün piyasa değeri çok büyük. Her lokantamız aynı zamanda Türkiye'nin kültür ateşesidir. Çünkü yemek, kültürün en temel ögesidir."
"Hedef markalaşmak"
TÜRES olarak öncelikli hedeflerinin, sektördeki kaliteyi arttırıp markalaşmak olduğunu vurgulayan Bingöl, bu konuda son 10 yılda önemli adımlar attıklarını anlattı.
Yurt dışında Türkiye'nin gerçek lezzetlerini yansıtacak mekanlar açılması ve marka haline getirilmesinin Türkiye için iyi bir reklam olacağını ifade eden Bingöl, "Oralara yemek yemeye büyükelçiler, sanatçılar ve büyük iş adamları gelir. Malum bir meslektaşımız (Nusret Gökçe) dünyada fenomen oldu. Bu, Türkiye için gurur verici bir şey. Bunların sayıları çoğalsın ki Türkiyemiz markalaşsın." diye konuştu.
"Marka olalım" demekle de marka olunamayacağının altını çizen Bingöl, birikimin önemine işaret etti. Markaların yurt dışına çıkması için daha toparlayıcı bir sistemin olması gerektiğini vurgulayan Bingöl, ABD, Katar ve Rusya'da Türk markalarının arttığına dikkati çekti. Bingöl, şöyle devam etti:
"Bu markalaşmanın ve dünyaya yayılmanın bir püf noktası var. Firmalar, franchise sistemini kurmalıdır. Bu şekilde dünyada 40 bin şubesi bulunan markalar var. Bunun püf noktası franchisedan geçiyor. Türkiye'de bu sistemin anlaşılması ve yaygınlaşması lazım. Ramazan Bingöl olarak 20 yıldır bu işi yapıyorum. Kendime göre ilmini ve kitabını yazmışım. Sana bilgimi tık diye aktarıyorum. Senin benim yerime gelebilmen için 25 yıl çalışman lazım. Ama ne oluyor, bu sistemle küçük bir bedel karşılığı, bu firmanın 25 yıllık tecrübesini alıyorsun. Bu sistemi Türkiye'de yaygınlaştırdığımızda dünyada da markalaşma başlıyor. Yani markalaşmanın olmazsa olmaz püf noktası franchise sistemidir. Bu sistemi geliştiremezsek markalaşmayı unutmak gerek, çok zor. Bizim esnafımızın franchise anlamında eğitim alması, bilgilendirilmesi ve dünyaya açılması gerekiyor, bu zor bir şey değil. Bakın, Ramazan Bingöl adıyla bize yurt içinden ve dışından talep gelmeye başladı." AA
Kaynak : Trthaber.com.tr