İskandinavya Gezisi 3. Bölüm

16 Haziran 2017 - 09:34

  Öğle vakti Almanya'nın Hessen eyaletinin Darmstadt ilinin Frankfurt (Alm.Frankfurt am Main) şehrinde başlayıp gece vakti Danimarka'nın Zelanda (Dan.Sjælland) ilinin Lollanda (Dan. LollandAdası üzerindeki küçük Rødbyhavn liman köyünde bitecek olan bugünkü yolculuğumuz, çok güzel geçiyordu?

     Şu anda Almanya'nın Hamburg eyaletinin başkenti ve Almanya'nın 2. büyük kenti durumundaki Hür ve Hansa Şehri Hamburg (Alm. Frei und Hansestadt Hamburg) şehrindeyiz?

     Menzilimiz, Viking parolası: Kuzeye, kuzeye, daima kuzeye?

     Gezinin burasına kadar, yani şu anda bulunduğumuz yere kadar olan kısmı, benim için o kadar da mühim birşey değildi. Fakat tam da bu noktadan itibaren, benim için önemi büyük. Çok büyük hem de.

     Sebebi şu:

     Benim şu ana kadar, dünyada batı yönünde en uzak gittiğim yer Fransa'nın başkenti Paris, güney yönünde en uzak gittiğim yer Kenya'nın başkenti Nairobi, doğu yönünde en uzak gittiğim yer Bangladeş'e ait Hint Okyanusu üzerindeki Narikel Cincira isimli şirin ada, ve fakat kuzey yönünde en uzak gittiğim yer Almanya'nınHansestadt Hamburg şehridir. Yani şu anda bulunduğum yer.

     Anlayacağınız, her ne kadar dünyada tam 26 ülke gezmiş idiysem de, kuzey tarafında daha odur yaşadığım ülkenin dışına dahi çıkmamıştım, kuzey tarafında yaşadığım ülke olan Almanya'dan dışarı adımımı dahi atmamıştım. Nasip olmamıştı şimdiye dek.

     Kuzey yönünde gittiğim en uzak yer Hamburg'dur ki, buraya da şimdiye dek sadece bir kez, 2002 yılında gelmiştim. 15 yıl önce. Bir iş gezisiydi ve üç gün otelde kalmıştık; bu süre içinde bir ? iki seminer görmüş, şehri gezmiş, bir de Elbe Nehri üzerinde tekne turu yapmıştık.

     Bu durumu garipsemeyin, dostlar. Dediğim gibi, ben güneyliyim, Bavyeralı'yım. Hamburg ise Almanya'nın tâ kuzeyinde.

     İşte şimdi yolculuğun tam bu noktasından itibaren, ne kadar yol alsak, kuzey yönünde gittiğim en uzak yer biraz daha uz(aklaş)ıyor.

     Vikingler'e Selam ? Direnişe Devam; devam ediyoruz yolculuğumuza?

     A 1 otobanı üzerinde yaptığımız yolculukta, Almanya'nın Hamburg eyaletinden çıkıp Schleswig ? Holstein eyaletine giriyoruz.

     İlk defa topraklarına ayak bastığım Schleswig ? Holstein, Almanya'nın en kuzey eyaleti. Başkenti Kiel şehridir. Kuzeyde Danimarka ile sınır. Doğusu ve batısı ise sudur. Haritada oldukça güzel bir coğrafyası olan eyaletin doğusu Baltık Denizi, batısı ise Kuzey Denizi'dir. Eyaletin batı toprakları, siz sevgili okurlarımızın artık yakından bildiği Frizya (Friesland) topraklarıdır, Kuzey Frizya bölgesidir. Kuzey Frizya, Danimarka'nın batı sahillerine kadar uzanır.

     Schleswig ? Holstein, 16 eyaleti olan Federal Almanya Cumhuriyeti'nin gördüğüm 13. eyaleti oluyor, azîz dîn kardeşlerim.

     Schleswig ? Holstein topraklarına girince karşımıza çıkan ilk yerleşim birimi,Barsbüttel köyü oluyor. Daha sonra sırasıyla StapelfeldBraakGroßhansdorf,HoisdorfTodendorfHammoorLasbekPölitzRethwischMeddewadeBarnitz,ReinfeldWesenbergNordstormarn ve Hamberge köylerini geride bırakarak 216 bin 253 nüfûslu Lübeck şehrine ulaşıyoruz.

     Lübeck şehrinden sonra gelen Stockelsdorf ve Bad Schwartau kentlerini geçtikten sonra, kasıtlı olarak A 1 otobanından çıkıyor ve yönümü doğuya vererek 226nolu yola giriyorum. Bunu mahsus yapıyorum.

     Sebebi şu: Biz şu anda eski Doğu Almanya (DDR) eyaleti olan Mecklenburg ? Ön Pomeranya (Alm. Mecklenburg ? Vorpommern) eyaletinin sınırına paralel bir biçimde yolculuk yapıyoruz. Sınır hemen sağımız, sadece 5 km doğumuzda. Ancak A 1 otobanından hiç çıkmayıp direk yola devam edersek, o eyaletin içine hiç girmeyeceğiz. O eyalet ise, daha önce hiç görmediğim bir eyalet.

     Sanırım "Vaka-yı Vakvakiye"yi anladınız. Bu kadar yaklaşmışken, yeni bir eyalet görmeden yola devam etmek olur mu? Olmaz tabiî, Seyahatname'nin raconuna ters?

     226 nolu yolda 113 km 600 m uzunluğundaki Trave Nehri'nin üzerinden geçerek104 nolu yola giriyoruz. Schlutup köyünü geçtikten sonra, işte Mecklenburg ? Ön Pomeranya (Alm. Mecklenburg ? Vorpommern) eyaletindeyiz.

     Mecklenburg ? Ön Pomeranya, 16 eyaleti olan Federal Almanya Cumhuriyeti'nin gördüğüm 14. eyaleti oluyor, muhterem mü'mînler.

     Bu eyalette sadece karşımıza çıkacak olan ilk köye kadar gidecek, sonra geri döneceğiz. Dedim ya, amaç, yeni bir eyalet görmüş olmak.

     Bu köy, 2 bin 846 nüfûslu Selmsdorf oluyor. (NOT: Almanya'nın birçok yerleşim biriminin isminin sonunda gördüğünüz "dorf" sözcüğü Almanca'da "köy" demektir."Selmsdorf", yani "Selm'in Köyü" demek. Hani Diyarbakır'da "Selim Amca'nın Sofra Salonu" var ya, onun gibi.)

     Olayı henüz kavrayamamış, yani niye otobandan çıkıp köy yoluna girdiğimizi anlayamamış ve nerede olduğumuzu da bilmeyen Fırat kardeşimiz uyarıyor:

     ? Abi yolu şaşırdık galiba?

     ? Şaşırmadık Fırat, kasten çıktım yoldan?

     ? Kasten mi çıktın? Niye ki?..

     ? Burası başka bir eyalet. Üstelik eski Doğu Almanya eyaleti. Gelmişken bu eyaleti de görmeden dönmek olmaz.

     ? Abi nerdeyse akşam olacak, daha Danimarka'ya ise çok yol var?

     ? Gideriz merak etme, geziyoruz. Allah'ın emri şu anda şöyle: "Yarattığım yeryüzünü gezin dolaşın. Bakıp ibret alın!"

     

     ? İsmi nedir bu eyaletin?..

     ? Mecklenburg ? Vorpommern? Türkçe'si "Ön Pomeranya"?

     ? Hmmm?

     ? Bu Pomeranya coğrafyası, Polonya'nın içine kadar uzanıyor. Pomeranya'nın batısı Almanya'ya, doğusu Polonya'ya aittir.

     ? O zaman Polonya'ya da gidelim abi. Valla çok merak ediyorum Polonya'yı?

     ? Polonya uzaktır abican. Bu eyaletin haritası yatay şekildedir. Güney ? kuzey ekseninde çabuk bitirirsin ama batı ? doğu ekseninde gidersen dünya kadar yol?

     ? Hmm, anladım?

     ? Bir şeyi fark ettin mi?

     ? Neyi?

     ? Etrafına bak. Almanya'ya benziyor mu? Sanki fakir bir ülkeye geldik, öyle değil mi?

     ? Evet, hakikaten öyle. Niye böyle?

     ? Dedim ya, burası eski Doğu Almanya eyaleti. 30 yıl önce burası başka bir ülkeydi, burası Komünizm ile yönetiliyordu. 3 Ekim 1990'da iki Almanya birleşince, burası da artık bizim oldu.

     ? 27 sene olmuş?

     ? Aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen, Almanya'nın batısı ile doğusu arasındaki gelişmişlik farkı hâlâ da kapatılmış değil. Yapılan onca inşaata ve çalışmalara rağmen. Batı eyaletlerinden eski Doğu eyaletlerine girince hemen farkediyorsun farkı?

     ? Evet İbrahim abi, öyle.

     ? Eskiden bu fark çok daha büyüktü. Ben eski Doğu Almanya eyaletlerine ilk kez 1999 yılında gittim. Yani birleşme olduktan sadece 9 yıl sonra. İlk gördüğümde, "Ya burası neresi? Buralar hakikaten Almanya mı?" diye sormuştum. Çünkü hakikaten çok geri kalmıştı, sanki fakir bir ülkeye gelmiştim.

     ? ?

     Almanya'nın en kuzeydoğusundaki eyalet olan Mecklenburg ? Ön Pomeranya(Alm. Mecklenburg ? Vorpommern), bir eski Doğu Almanya eyaleti. BaşkentiSchwerin şehridir. Eyaletin kuzeyi Baltık Denizi kıyılarıdır, batısında eski Batı Almanya eyaletleri, güneyinde diğer eski Doğu Almanya eyaletleri, doğusunda isePolonya (Leh. Polska) bulunur.

     Bu eyalet, 16 eyaleti olan Federal Almanya Cumhuriyeti (Alm. Bundesrepublik Deutschland)'nde benim gördüğüm ve topraklarına ayak bastığım 14. eyalet oluyor.Almanya'nın 16 eyaletinden 14'ünü görmüş durumdayım. Sadece 2 eyalet var, görmediğim: Bremen ve Saksonya (Alm. Sachsen). Ne ilginç; biri Batı eyaleti, biri Doğu eyaleti. (Türkiye için öyle bir derdim yok, çünkü Türkiye'nin 7 bölgesinden 7'sini de görmüşüm.)

     Eskiden bu topraklar ayrı bir ülkeydi. O zamanlar dünya haritasında iki tane Almanya vardı. Biri batıdaki ? ve ilkokulu okuduğum ? Batı Almanya, biri de doğudakiDoğu Almanya, kısa adı DDR olan resmî ismiyle Alman Demokratik Cumhuriyeti(Alm. Deutsche Demokratische Republik).

     Alman İmparatorluğu'nun kuruluş tarihi 18 Ocak 1871, bugünkü Federal Almanya Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihi ise 23 Mayıs 1949'dur. Ancak o tarihten itibaren dünya haritasında iki Almanya birden vardı; çünkü Alman toprakları kapitalist ve komünist bloklar arasında bölüşülmüştü. Batıda Federal Almanya Cumhuriyeti (Alm.Bundesrepublik Deutschland; kısa adı BRD), doğuda ise Alman Demokratik Cumhuriyeti (Alm. Deutsche Demokratische Republik; kısa adı DDR). Almanlar, her iki Alman devletinin başharflerinden (BRD ve DDR) esinlenerek, iki Almanya'yı"Bernd ve Diederich adlı iki kardeş" olarak nitelemişlerdir ki, Bernd ve Diederich, ikisi de Alman erkek isimleridir?

     İlkinden yirmi yıl sonra, 1939'da başlayıp, 1945'e kadar süren İkinci Dünya Savaşı(1939 ? 45)'nda, Almanya, faşizan ve razist saldırganlığının cezasını çok ağır ödemişti.Adolf Hitler (1889 ? 1945) "führerliğindeki" Almanya'nın yenilgisiyle biten savaştan dört yıl sonra, 1949'da ikiye bölündü Almanya.

     Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (Rus. Союз Советских Социалистических Республик [Soyuz Sowetskix Sosialistiçeskix Respublik]; kısa adı SSCB), Mart 1952'de ABDBüyük Britanya ve Fransa'ya bir "dostluk anlaşması" önerdi. Buna göre, Almanya yeniden birleşmeli ve tek devlet haline gelmeli, ama "yansız" olmalıydı. Doğu'ya da, Batı'ya da bağımlı olmamalıydı. Ancak, Batı Almanya'nın Batı Bloku'na bağımlı olmasında kendileri açısından yarar gören Batılılar, SSCB'nin bu önerisine yanaşmadılar. Zira Batılılar, bağımsız bir birleşik Almanya'nın, Doğu Bloku'ndan yana bir çizgiyi benimsemesinden korkuyorlardı. Üstelik o zamanki muhâfazakâr koalisyon hükûmeti, yani kısa adı CDU olan Hristiyan Demokrat Birlik (Alm. Christlich Demokratische union), kısa adı CSU olan Hristiyan Sosyal Birlik (Alm. Christlich Soziale union) ve kısa adı FDP olan Hür Demokrat Parti (Alm. Freie Demokratische Partei) de Batı Bloku'na bağlı kalmaya kararlı bir politika izliyorlardı.

     1952'den sonra iki Alman devleti arasındaki ayrışma, her geçen zaman daha da büyüdü. 1956'da BRD ve DDR'in kendi özel orduları oldu. İki Alman devleti, düşman iki komşuydu sanki. DDR'de ekonomik sıkıntıların başgösterdiği yıllarda, BRD, ekonomik olarak günden güne daha da büyüyordu. Doğu Almanya (DDR) tam bir sefaleti yaşarken, Batı Almanya (BRD), Avrupa'nın en zengin ülkesi olmaya doğru yol alıyordu. Bu yıllarda binlerce Doğulu Alman, Batı Almanya'ya kaçtı ve iltica etti. Sonunda DDR, Batı'ya olan sınırını kapattı ve Batı Almanya ile olan sınırını silâh zoru ile korumaya başladı. 1961'de Berlin'de sınır duvarının inşâ edilmesiyle de Batı'ya olan son gediği de kapattı, Doğulular.

     Bir nokta çok önemli: 1952 ile 1969 yılları arasındaki "soğuk savaş" boyunca iki Alman ülkesi arasında iktisadî kontakt vardır sadece.

     Haziran 1953'te Doğu Berlin'de ve DDR'in diğer şehirlerinde komünist dikta rejimine ve berbat ekonomik politikalara karşı büyük bir grev ve gösteri dalgası başgösteriyor.Asayişi yine Sovyet tankları sağlıyor. Batı'da ise tam tersi, halkın büyük çoğunluğu devletten ve rejimden hoşnuttu. Bununla beraber, altmışlı yılların sonlarına doğru Batı Almanya'da, kapitalist ekonomi politikalarına ve ABD'ye bağımlılığa karşı güçlü protestolar ve öğrenci gösterileri gerçekleşti.

     İki Alman devleti arasındaki politik görüşmelerin başlangıcı, 1969 yılındadır. Bu, dönemin başbakanı Willy Brandt (1913 ? 92; gerçek adı Herbert Ernst Karl Frahm)ve O'nun sosyaldemokrat ? liberal hükûmetinin "Ostpolitik" (Doğu politikası) adıyla Alman siyaset literatüründe yer alan meşhur politikasının attığı ilk adımlardı.

     1972'de DDR ve BRD arasında bir "Esaslar Sözleşmesi" (Alm.Grundlagenvertrag) imzalanıyor. Politik ve ekonomik kontaktlar, iki ülke arasında bu kontrattan sonra iyileşmeye başlıyor. Bu antlaşmaya göre, birçok Batılı Alman, DDR'deki akrabalarını her zaman ziyaret edebilir, ancak çok az sayıdaki Doğulu Alman, BRD'yi ziyaret edebilirdi. İlk bakışta hiç de adil olmayan ve Batı Almanya'dan yana gibi görünen bu anlaşma, sonraki yıllarda iki Almanya'nın da kaderini çiziyordu.

     1989 güzünde beklenmedik bir olay oldu: Macaristan Cumhuriyeti (Mac. Magyar Köstársaság), Avusturya (Alm. Österreich) ile olan sınırını açtı. Böylece birçok DDR'li Alman'a, Batı Almanya'ya kaçma fırsatı doğdu. Binlerce Doğulu Alman, Macaristan ve Avusturya üzerinden Batı Almanya'ya firar etti. Uçaklarla, Macaristan'ın başkenti Budapeşte (Mac. Budapest)'ye giden Doğu Almanya vatandaşları, ordan da karayoluyla Avusturya üzerinden Batı Almanya'ya kaçıyorlardı. Batı Almanya'daki kaçaklardan haber bekleyen diğer "kaçak adayları" da, daha önce Batı Almanya'ya kaçmış olanların onlar için elde ettiği oturma ve ilticâ izni yardımıyla, Polonya'nın başkenti Varşova (Leh. Warszawa) ve Çekoslovakya'nın başkenti Prag (Çek. Praha) üzerinden uçakla Batı Almanya'ya kaçıyorlardı.

     Yakın bir zaman içinde başta Leipzig ve Dresden olmak üzere DDR'in büyük şehirlerinde yönetime karşı kitle gösterileri başlıyor. Bu gösteriler başta "özgür dış seyahat" (bilhassa Batı Almanya'ya serbestçe seyahat özgürlüğü), "özgür seçimler, seçme ve seçilme hakkı" ve "liberal ekonomi" için, bu üç olgu içindi. Ancak daha sonra gösterilerin rotası değişti ve kalabalık gösterici kitlelerinden"Wiedervereinigung" (= Almanya'nın yeniden birleşmesi) sloganları yükseldi ve her geçen gün bu sloganlar daha bir gür çıkıyordu gırtlaklardan. Bu muhâlefet grupları karşısında, kısa adı SED olan Almanya Sosyalist Birlik Partisi (Alm. Sozialistische Einheitspartei Deutschland) birkaç hafta içinde tüm gücünü ve iktidarını yitirdi.Berlin Duvarı yıkıldı, Doğu Almanya tarihe karıştı ve toprakları Federal Almanya Cumhuriyeti'ne eklemlendi, Almanlar da tek çatı altında birleştiler.

     1961 ile 1988 yılları arasında 200 binden fazla insan DDR'den kaçtı, yaklaşık 410 bin insan da yasadışı yollardan seyahat ederek geldi Batı Almanya'ya. Sadece 1989 yılında 350 bin civarında Doğu Almanyalı kaçtı Batı Almanya'ya.

     Berlin Duvarı (Alm. Berliner Mauer)'nın yıkıldığı günlerin sıcak ortamında, Batı Berlin Belediye Başkanı Walter Momper (1945 ? halen hayatta), bir basın toplantısında, 9 Kasım 1989 Perşembe günü, akşam saat 18:55'te şunu söylüyordu:"Bu gece dünyanın en mutlu halkı, Almanlar'dır."

     Gönül isterdi ki bu mutlulukları öyle de sürsün ama, gelişmeler arzu edilenin tersi bir seyir izledi. Bugün itibariyle, dış dünyada eski itibarını yitirmiş, ekonomik krizle boğuşan, işsizlik sorununu bir türlü halledememiş (en azından benimkini halledememiş), gerek kendi beceriksizliğinden ve bir "göç ülkesi" olduğunu geç kabullendiği için kendi hatasından, gerekse ülkedeki göçmen nüfûsun çeşitli kaygılardan kaynaklanan inatçı karşı koyuşundan kaynaklanan sebeplerle "entegrasyon" politikalarında da arzuladığı başarı seviyesini yakalayamamış (en azından benim üzerimde başarısız olmuş) mutsuz bir Alman halkı vardır.

     Son bir şey daha: Berlin Duvarı'nın yıkıldığı (1990) ve o günden bu yana Almanya'da en büyük resmî bayram olarak kutlanan 3 Ekim günü için kullanılan "İki Almanya'nın birleşmesi" ifadesi yanlıştır. Çünkü "İki Almanya'nın birleşmesi" diye bir olay yaşanmamıştır; yaşanan, bir Almanya'nın tarihe karışması, diğer Almanya'nın ise topraklarını genişletmesidir.

     3 Ekim 1990 tarihinde bu coğrafyada yeni bir devlet kurulmamıştır. DDR adlı devlet yıkılmış, tâ 23 Mayıs 1949'da kurulmuş olan FAC ise o yıkılan devletin topraklarını da alarak daha da genişlemiştir. Federal Almanya Cumhuriyeti, 3 Ekim 1990'a kadar 10, 5 eyaletli bir ülke iken, o tarihten sonra 16 eyaletli bir ülke olmuştur. Fakat ülke aynı ülke, devlet aynı devlettir. İki devlet kendini feshedip birleşmemiş, Almanlar yeni bir devletin çatısı altında birleşmemiştir; bir devlet diğer bir devleti yutarak topraklarını genişletmiştir.

     3 Ekim 1990'dan sonra FAC'nin sadece başkenti  değişmiştir; Bonn'dan Berlin'e alınmıştır. Zaten 3 Ekim günü Almanya'da "İki Almanya'nın birleşmesi" adıyla değil,"Alman Birliği Günü" (Alm. Tag der Deutschen Einheit) adıyla kutlanır.

     Zaten dikkat edilirse (ben ettim), eski Doğu eyaletleri bugün Almanya'da "yeni eyaletler" (neue Bundesländer) olarak da nitelendirilir.

sediyani@gmail.com

     SEDİYANİ SEYAHATNAMESİ

     CİLT 10