İTTİFAKTAN HAYIR MI ÇIKAR ŞER Mİ?
13 Ocak 2018 - 17:56
İşin hem siyasi ve teknik boyutunu hemde siyasi arenada var olma boyutunu ele alalım
1.malumunuz olduğu gibi 2017 referandumundan sonra parlementer sistemden cumhurbaşkanlığı seçim sistemine geçişinin oylandığı anayasa referandumu %51.4 evet %48.6 hayır oyu ile kabul edilmişti
Böyle bıçak sırtında olan bir oran ve gelişen
Siyasi
Ekonomik
Ve hukuki olaylarıda göz önünde bulunduran sayın Erdoğan işi sıkıya alıp her ihtimali değerlendirip %50+1 için çalışmanın içine girdi
Ve geçmiş seçim dönemlerinde yerden yere vurduğu en ağır ithamları kullandığı sayın Bahçeli ile masaya oturdu
Bu birlikteliğe ne kadar milli ve yerli derlerlersede aslında iddia ettikleri gibi ittifak gerekçeleri yerli ve millilik değil
Söylem olarak bunu kullansalar bile asıl niyet sayın Erdoğan için bıçak sırtı olan %50+1'i bulmak sayın Bahçeli içinse %10 Barajını geçip hazine yardımı alıp genel başkanlık koltuğunu muhafaza etmektir.
Sonuç olarak siyaset belli bir toplumda birbirinden farklı çoğunlukla birbirine rakip çatışma halinde olan çıkar ve taleplerin müzakere edilmesi ve uzlaştırılması alanı olduğu aşikardır
Siyasal partiler de bu alanın asli unsurlarıdır
Siyasi partilerin devletle vatandaş ve toplum siyasetle gündelik hayat arasında bir köprü oluşturması gerektiği söylenebilir
Siyasal partiler toplumun taleplerini ve gündelik ihtiyaçlarını siyasi karar mekanizmalarına taşıyan diğer farklı talep ve partilerle müzakere ikna ve uzlaşma süreci sonrası bu talep ve ihtiyaçlara çözüm arayan yapılar olduğu bir gerçektir
Ülkemizde siyaset ve siyasetin birinci unsuru olan partiler batılılaşma çabalarıyla beraber yukarıdan aşağıya doğru örgütlenmiştir
Sistem toplumun farklı çıkar ve taleplerinden üremek yerine yukarıdan aşağıya doğru kurgulanınca doğası gereği bizdeki partiler toplumun talep ve ihtiyaçlarından beslenmiyor.
Tersine bir siyasi partinin hayata gelişi bir grup insanın bir fikir etrafında örgütlenme çabasından başlıyor
Bir yeni parti sosyal ve kültürel farklılıklardan talep ve ihtiyaçlardaki çeşitlenmelerden değil geleneksel olarak lider ve etrafındaki kadroları kontrolü altında vücut buluyor ve var oluyor
Sonra o kadro ve siyasi fikirler ile toplumun talep ve ihtiyaçları arasında ilişki kurulmaya çalışılıyor
Beslenme tersine olunca süreç içinde bir partinin fikri yenilenmesi ve bunun sonucu olarak da kadrolarını geliştirmesi doğal yoldan olamıyor
Hatta bir süre sonra talepler yol arkadaşları idaaller değişebiliyor
Siyasilerin sistemin bu değişim şartını topluma ve tabanlarına yenilik diye sunabiliyorlar
Halbuki pratikteki karşılığı sistemin müsade ettiği şekle bir şekilde kitleyi uydurmaktır
Sanırım bunları anlattıktan sonra asıl konumuza yani ittifak çabalarına dönebiliriz
Siyasilerin propagandası sonucu toplum bir
Haksızlığın
Zulmün
Adaletsizliğin
Eğitimsizliğin
Eşitsizliğin
Ekonomik riskin
Sağlıkta sorunların
Eğitimde bir karmaşanın olduğunu biliyor hatta dile dahi getiriyor
Ama yinede iki zalimden birini tercih etmesi gerektiğini söyleyip zulümleri karşılaştırarak bir tarafta bir blokta bir ittifakta yer alması gerektiğini söylüyor buda maalesef faciadır
2019 seçimlerine (bir değişiklik olmassa) şimdiden canşırah bir şekilde toplumu bölmek ve kutuplaştırmak için kolları sıvayan siyasiler
Bir tarafa hayır diğer tarafada şer ekseni demek suretiyle başladılar
Ak parti MHP ve BBP nin olduğu bloka (Hayır) bloku bunların yanınad a parti yetkililerinden bir açıklama yapılmasada sosyal medyadan Partimiz HÜDA PAR ın da adı geçiyor
CHP,HDP,SP,İP VATAN PARTİSİ ve diğer irili ufaklı bir kaç partiyide şer blokunda gösteriyorlar
Şimdi şunu sormamız sorabilmemiz lazım
Bu işin samimiyetini getirisini götürüsünü ele almamız lazım
Diğerleri bizi ilgilendirmez nasıl bir karar alırlarsa onu uygularlar bizim için aslolan bizim nasıl bir tavır ve tutum içerisinde olmamız gerektiğidir
Elbette parti yönetimi tüm teşkilatların ortak tavrı ile bir karar alacak ama Yukarıdada dediğimiz gibi
siyaset belli bir toplumda birbirinden farklı çoğunlukla birbirine rakip çatışma halinde olan çıkar ve taleplerin müzakere edilmesi ve uzlaştırılması alanı olduğu aşikardır
Onun için şimdiye kadarki sözleri vaadleri nelerdir ve ne kadarını yerine getirdiler
Tabanımız bir daha aynı şekilde tüm yol arkadaşlarına ihanet eden sayın Erdoğana itibar edermi
Biraz zor gibi gözüküyor tabanımızın iktidarla yani sayın Erdoğan ile pazarlık edebileceği tek şey yıllardır hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulan yusufi kardeşlerimizdir
Ama 15 yıldır tek başına iktidar olan ve mağduriyetin büyük bir kısmı ak parti iktidarları dönemlerinde olduğu için biraz zor gözükebilir
Sayın Erdoğan'ın yol arkadaşlarına başlattığı savaşlarında hesaba katılması gerekir
Bunların hepsini Yanyana koyduğumuzda sayın Erdoğana yönlendirmeyi biraz zor olarak görüyorum
Bide bu blokun MHP Akp ve BBP den oluşması başlı başına bir zor sürecin olacağı ve
MHP ile CHP
BBP ile Saadet'in
Hdp ile Türk milliyetçilerini hesaba kattığımızda meramımızı anlatmakta güçlük çekeceğiz
Şimdi sayın Erdoğan'ın harcadığı yol arkadaşlarını sıralayıp ona göre önlemimizi alalım
Fetö (çıkarları bittiği için)
PKK
Suriye
Barzani
Abdullah gül
Ali Babacan
Bülent Arınç
Kadir Topbaş
Melih gökçek
Saadet partisi
Ve daha birçoğu saymaya kalksam bitmez onun için siyasi iktidara fazla güvenmenin bir anlamı yok
Biz sonuçtan değil seferden yükümlüyüz seferimize çıkalım sonuç ve Zafer Allah dilerse olur
MHP ye iflas bayrağını çektirip böldürenlere
DP yi kapattıranlara
Has partiyi Yok edenlere
Saadet'i iflas ettirenlerin süslü cümleleri ve makam vaatleri dava erlerinin peşkeş çekilmesine müsade edilmemeli
Rabbim hakkımızda herşeyin hayırlısını nasip etsin
SELAM VE DUA İLE