MAZLUM HALEPÇE
33 yıl önce Kürt ve insanlık düşmanları tarafından Halepçe'de çoğu çocuk ve kadın olan 6.357 kişi zehirlenerek ya da yanarak öldü, 14.765 kişi ağır derecede yaralandı. Bu vahşi katliamın yıldönümünde şehitlere Allah'tan rahmet diliyoruz. Zalimleri ve Kürt düşmanlarını da Allah'ın adaletine havale ediyoruz.
Tarihler 16 Mart 1988'i gösteriyordu. İslam ümmetinin yetimi mazlum Kürtlerin tarihinde yürekleri dağlayan acı bir olay daha yaşandı. Emperyalist devletlerin hediyesi zehirli gaz bombaları taşıyan sekiz savaş uçağı Halepçe'ye masmavi gökyüzünden ölüm yağdırıyor, kentin semalarından kara dumanlar yükseltiyordu.
Elma kokusuyla, yumurta kokusu birbirine karışıyor, Yemek hevesiyle annelerine koşan küçüçük nazenin bedenler birer birer nefes alamaz duruma geliyordu. Onlara sımsıkı sarılan anne babalarının göğüslerinde minik yavrular can veriyordu. Herkes can havliyle bu alçakça saldırıdan kaçmaya çalışıyor ama ayaklarında derman kalmamış masum canlar fırsat bulamadan birer birer toprağa düşüyor.
Kundakta mı genç mi ihtiyar mı kız mı erkek mi ayırmayan vahşi silah Halepçe'de binlerce can götürüyordu.
Katliamdan sonra olay yerine ilk gidenlerden olan ve çektiği fotoğraflarla Halepçe Katliamını tüm dünyaya duyuran gazeteci Ramazan Öztürk'e kulak verelim.
"Bütün sokaklar cesetlerle doluydu. Etrafta dayanılmaz bir koku hâkimdi. Körpecik bebelerden bazılarının derileri kavrulmuş, bazılarının vücudu mosmor kesilmişti. Cesetlerin çoğu kadın, çocuk ve yaşlı insanlara aitti. Bazı bebekler annelerinin kucağından fırlamış yerde sere serpe yatıyorlardı. Kimi evinin avlusunda kurulmuş sofra başında; kimi kapının eşiğinde; kimi bebeğini emzirirken; kimi oyun oynarken yakalanmıştı zehirli ölümün pençesine...
Şehrin dışındaki boş tarlalarda ise, toplu halde ölmüş yüzlerce insan vardı. Uzaktan bakıldığında, sanki tarlalarda ot yerine insan bedenleri biçilmişti. Bu açık hava mezarlığında, yine kadın ve çocuklar çoğunluktaydı. Hepsi birbirlerine sokulmuş, korkunç ölüme teslim olmuşlardı.
Bazıları ise, su birikintilerinin başında ölüvermişlerdi. Bunlar da, kimyasal gazların yaktığı vücutlarını suyla ıslatarak kurtulmaya çalışanlardı. Toplu cesetlerin arka planında, otlarken yine zehirli gazın etkisiyle telef olmuş ve vücutları şişmiş hayvanların görüntüsü göze çarpıyordu. Kısacası, bomba isabeti almış birkaç binanın dışında her şey yerli yerindeydi, ama bütün canlılar ölmüştü."
Resmi rakamlara göre bu vahşi katliamda 6330 insan öldü, binlerce insan yaralandı. Aradan 25 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hala Halepçe kimyasal gazların etkisinden kurtulabilmiş değil. Özürlü doğumların benzeri alçakça bir saldırıya uğrayan Hiroşima -Nagazaki'den 4-5 kat daha fazla olduğu belirtiliyor.
ABD, Fransa, Almanya patentli zehirli kimyasal gazla binlerce mazlum Halepçeli Kürd'ü katleden Diktatör Saddam Hüseyin ve tetikçisi Kimyasal Ali zulüm saltanatlarının ilelebet devam edeceğini düşünüyorlardı.
Bu kanlı diktatörlerin sonu da ayette belirtildiği gibi oldu. Kürtlerin katili bu aşağılıklar saklandıkları lağım çukurlarından çıkarılarak en çok güvendikleri efendilerinin elleriyle idam edildiler.
Mazlumların hamisi yüce rabbimiz şüphesiz zulme uğrayanları yardımsız bırakmamaktadır. Zalimleri bazen kendi yolunda çarpışan erleri vasıtasıyla bazen de başka zalimlerin elleriyle cezalandırmaktadır.
Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetten donup kalacağı bir güne erteliyor.(İbrahim, 42)
FACEBOOK YORUMLAR