Olmayan Adaletiniz Yerin Dibine Batsın

Olmayan Adaletiniz Yerin Dibine Batsın
13 Temmuz 2017 - 19:27

Şeyhmus Alpsoy 28 Şubat Mağduru. Hizbullah üyeliği suçlamasıyla 2000 yılından beri yaklaşık 17 yıldır cezaevinde. Ankara 1 No'lu DGM'de Fetö yargıçları tarafından müebbet hapse çarptırıldı. Sonra bu ceza bile Fetö yargıçlarının kinini azaltmamış olsa gerek karar Yargıtay tarafından bozuldu ve 2005 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapis kararı verildi ve karar Yargıtay tarafından itirazsız onaylandı.



Darbeye ilk andan beri tepki gösteren Hizbullah Camiası üyeliğinden cezaevinde yatan Şeyhmus Alpsoy 15 Temmuz darbesinden sonra darbecilere daha konforlu yer açılsın diye ailesinin nispeten daha rahat ziyarete gidebildiği Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevinden alınarak Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevine sürgün(sevk) edildi.


15 yıldır sözüm ona İslami bir parti tek başına iktidar Ergenekonculara, Balyozculara bilumum bütün İslam düşmanlarına trilyonlarca liralık tazminatla zenginleştirilerek uğrayan adalet her nedense İslami davalardan cezaevinde olanların yanından geçme tenezzülünde bile bulunmadı.


Ak Parti iktidarını  en zor zamanlarında hiçbir karşılık beklemeden sırf ümmet maslahatı açısından destekleyen gariban halk yokluklar sıkıntılarla boğuşurken şovdan yalakalıktan riyakarlıktan başka marifetleri olmayan jöleliler, göbekliler, ipek kirpikliler, ikoncanlar hep el üstünde tutuldu semirildikçe semirildi


Neyse efendim mevzu derin konumuza devam edelim Şeyhmus Alpsoy'dan bahsediyorduk Kolon kanseri tek başına iki adım atamayacak halde ve bugün ameliyat edildi. Doktorlarının deyimiyle bu ameliyata girenlerin yarısından fazlası ameliyat esnasında hayatını kaybediyor. Adalet dağıtmakla yükümlü zevatların darbeyle suçlanan damat beyefendileri (!) uzun süre aç kalma ihtimali ve uyku düzensizlikleri gibi hayati derecede önemli sorunlardan dolayı serbest bırakılırken sırf Kur'an dersi verdiği İslami çalışmalar yaptığı için Şeyhmus Alpsoy'un bırakın serbest bırakılmayı hapishanede tedavi edilmesine bile izin verilmiyordu.


Taki durumu ağırlaşıp ailesi ve avukatları devreye girene kadar yüce adaletleri lutfedip hastaneye yatırılmasına izin verdiler. Bugün kolon kanserinden dolayı tehlikeli bir ameliyat geçridi. İki adım atamayacak halde olan adeta ölüm döşeğindeki Şeyhmus Alpsoy ameliyata elleri kelepçeli bir şekilde götürüldü.




Be hey vicdansızlar serbest bıraksanız al eve git deseniz bile iki adım atamayacak zavallı birini amaliyata kelepçeli bir şekilde götürmek hangi insafa hangi vicdana sığar. Bunca kininiz kime?


Sadece Şeyhmus Alpsoy hapishanede değil onlarca İslami dava tutuklusu gibi babası Mehmet Emin Alpsoy da cezaevinde. Tek başına kendi ihtiyaçlarını gideremeyecek kadar hasta olan baba Alpsoy'un, bel fıtığı ve ayağındaki problemden dolayı yürümekte zorluk çekiyor, onun da hastanede tedavi edilmesi gerekiyor ama cezaevi yönetimi tarafından ona da izin verilmiyor


Şeyhmus Alpsoy hastalığı ilerleyene kadar hiç ses çıkarmadı. Çünkü cezaevindeki ağır hasta olan babasının ihtiyaçlarıyla o ilgileniyordu. Kendi sorunlarının küçük olduğunu düşünen durumu ağırlaşana kadar cezaevinde babasına hizmete devam etti.


Edinilen bilgilere göre, hem Şeyhmus Alpsoy'un hem de babası Mehmet Emin Alpsoy aylardır defalarca cezaevi yönetimine başvurmasına rağmen hastaneye götürülmediği ve taleplerinin reddedildi belirtildi. Cezaevinde çok ciddi mahkûm yoğunluğu olduğu için bir doktor, yaklaşık bin 800 kişiye bakıyor. Cezaevi reviri doktoru, yoğunluktan hastalara yeterince ilgi göstermiyor. Bir anlamda mahkûmlar nöbetleşe revire çıkarılıyorlar.


Hem Şeyhmus Alpsoy hem de babası Mehmet Emin Alpsoy durumu çok çok ağırlaşmayana kadar hastaneye götürülmüyor. Hastanede götürüldüğünde bile ilgilenilmiyor ve  yatışları yapılmadan tekrar cezaevine gönderiliyorlar.


Ne yazık ki Ak Parti döneminde de adalet dağıtımında hiçbir değişiklik olmadı. Hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku geçerli oldu. Yasa ağlarını iyi semirmiş at sinekleri delip geçerken garibanlıktan iki büklüm olan küçük böcekler adalet ağına takılıp kaldı ve orada çaresizce ölümü bekliyorlar.


Yarın Geri Gelecek Dediler 18 Yıl Oldu Gelmedi

Şeyhmus Alpsoy'un eşi, Benim eşim suçsuzdur. Bundan 18 yıl önce kapıyı kırarcasına çalarak içeri girdiler ve evin altını üstüne getirdiler. Evde suç sayılabilecek en ufak bir şey olmamasına rağmen kolundan tutup götürdüler. Neden götürüyorsunuz dediğimizde ise 'Yarın sabah geri gelecek' dediler. Ama tam 18 yıl oldu, hâlâ gelmedi. 


Bizim ailemizden 2 kişi kayıp, 2 kişi hicrette ve 2 kişi cezaevinde. Tüm zulümleri bize yaptılar. Çocuklarım çok küçüktü, zor günler yaşadık. Sabahları okula gidiyorlardı, öğleden sonra da simit satıyorlardı. Bir an önce hasta ve mahkûm eşimin serbest bırakılmasını istiyorum." diye konuştu.


"Ben onun suçsuz olduğuna inanıyorum; devletin yanında suçlu bile görülse hasta olduğu için tedavisine izin verilmesi gerekiyor. Bizler kimseden af istemiyoruz, sadece hasta olduğu için cezasının ertelenmesini ve iyileştikten sonra yeniden yargılanmasını istiyoruz. Ailesinin yanında olduğu zaman moral bulur ve çok daha hızlı iyileşir.


Ama cezaevinde kaldığı müddetçe hastalığı ilerler ve iyileşmez. Bakın kaç kişinin cenazesi çıktı cezaevinden ya da ömürleri az kaldığında serbest bırakıyorlar. Bizler öyle olmasını istemiyoruz. Eğer hükümet gerçekten adaletli davranıyorsa bunu yapmaları lazım. Herkese olan adaletten biz de istiyoruz."

"Cumhurbaşkanının hasta mahkûmlara af yetkisi var bunu kullansın"

Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı döneminde sol fraksiyona sahip mahkûmların hasta oldukları gerekçesiyle affedildiğine işaret eden Alpsoy, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'dan da hasta mahkûmlara bu yetkisini kullanmasını istedi.


Adalet ve Kalkınma Partisi İsmine Layık Davransın

Şeyhmus Alpsoy'un oğlu İsmail Alpsoy  "Babam tutuklandığı için annem bize aynı zamanda babalık da yaptı. Bizler de küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kaldık. Türlü türlü sıkıntılarla baş başa kaldık. Koca bir şehirde yalnız kaldık. Bırakın maddiyatı, kötülüklerden nasıl korunacağımızı bilmiyorduk. Çok şükür Allah bize yardım etti ve bizi kötülüklerden korudu." dedi.


Allah'a çok şükür bu dinin mensupları olarak sabırlıyız, fakat haksızlık karşısında da susmayız. Şu an hükümet olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nden ismine layık davranmasını istiyoruz. Kınayıcıların kınamasından korkmamalarını istiyoruz. Suçlu bile olsa bir mahkûmun hastalığıyla ilgilenmek zorundalar. Cumhurbaşkanının da bir görevi var. Hasta olan mahkûmlara af yetkisine sahiptir. Bizler bu yetkisinin kullanmasını istiyoruz." dedi.