Üç büyük dinin kutsal toprağı, Kudüs

Üç büyük dinin kutsal toprağı, Kudüs
06 Aralık 2017 - 13:34

Müslümanların ilk kıblesi.

Hıristiyanların uğruna haçlı seferleri düzenlediği, Hz. İsa’nın yaşadığı kutsal şehir.

Yahudilerin ilk tapınağının kurulduğu topraklar. 

İşte bu yüzdendir ki yüzyıllardır herkes bu şehir üzerinde hak iddia ediyor. Herkes bu toprakları ele geçirmeye, sahip olmaya çalışıyor. 

Savaşlar, işgaller Kudüs’ün Osmanlı idaresine girdiğinde sona ermişti. 400 yıl bu topraklarda üç dinin mensupları barış içinde yaşadı. Birinci dünya savaşında İngilizler tarafından işgal edildiğinden bu yana ise kan hiç durmadı. 

İngilizler Balfour deklarasyonu ile söz verdikleri Yahudi devletini adım adım kurdu.

1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildiğinde Filistinliler o gün için Nekbe yani “Büyük felaket” demişti. 700 bin Filistinliyi mülteci durumuna düşüren o günün ardından sistematik bir Kudüs planı devreye sokuldu. 

Aslında Kudüs ile ilgili 1947’de Birleşmiş Milletler’de Filistin Paylaşım Planı kabul edilmişti ama bu plan hiç bir zaman uygulanamadı.

1948 savaşında, şehrin batı kısmını yeni kurulan İsrail devleti, doğu kısmını ise Ürdün ele geçirdi. Hatta Ürdün burayı ikinci başkenti ilan etti.

İsrail kuruldu ancak Kudüs başkent olarak kabul görmedi.

5 Aralık 1949’da, İsrail’in ilk Başbakanı David Ben-Gurion, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etti ve bu ilandan beri İsrail devletinin bütün birimleri; Yasama, Yargı ve Yürütme bu şehirde konumlandı. 

Sadece Savunma Bakanlığı Tel Aviv’de bırakıldı.

İlan döneminde Kudüs bölünmüş olduğundan sadece Batı Kudüs İsrail’in dünya tarafından kabul görmemiş başkentiydi. Bu durum 1967’deki altı gün savaşına kadar böyle devam etti.

İsrail bu savaşta Doğu Kudüs’ü de kontrolü altına aldı. 

İsrail bu tarihten itibaren Kudüs’teki Filistinlileri sistematik olarak uzaklaştırdı. Filistinlilerin evlerini yıktı, dükkanlarını kapatttı. Nüfus yapısı yıllar içinde İsrail lehine değişti. 

Başkent mi, açık şehir mi?

28 Ekim 2009’da, Birleşmiş Milletler sekreteri Ban Ki-moon, barışın olması için, Kudüs’ün hem İsrail’in hem de Filistin yönetiminin başkenti olmasının gerekliliğini belirtti. 

Filistin yönetimine göre, Doğu Kudüs (Tapnak Dağıyla birlikte) Filistin’in başkentiydi ve Batı Kudüs’ün daimi durumu da anlaşma konusuydu. Bunun yanı sıra, Kudüs’ün açık bir şehir olmasına da sıcak bakıyorlardı. 

2010’da İsrail devleti Kudüs için yüksek millî öncelik kanununu yürürlüğe soktu. Bu yürürlüğe göre, şehirde yerleşim alanları artırıldı, yerleşimcilere, yardım ve vergi desteği verildi. Böylece Yahudi yerleşimciler, ev, eğitim, iş, turizm ve daha fazla kültürel aktiviteye sahip olmaya başladılar.

Devlet kurumları ve Büyükelçilikler

İsrail’in birçok devlet kurumu, Kudüs’teki Givat Ram semtinde bulunan Kiryat HaMemshala kompleksinde bulunur. 

Bazı resmi kurum binaları Kiryat Menachem Begin’de bulunmaktadır. Knesset (parlamento), İsrail Bankası, İsrail polisinin merkez üssü, Başkan ve başbakanın resmi rezidansları, kabine ve bütün bakanlıklar Kudüs’tedir. 

İsrail’in Kudüs’ü başkent olarak kabul etmesine rağmen, tüm ülkeler elçilikler için, Tel Aviv’i kullanır. Bunun sebebi ülkelerin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımamalarıdır.

TRT Haber 


Kaynak : Trthaber.com.tr