Dinle bağrından medeniyetin doğduğunu iddia eden BATI adındaki küçük adam.
Sana bu yazıda tırnak içine aldığım psikiyatrist Wilhelm Reich’in cümleleri ile sesleneceğim; çünkü senin aşağılık kompleksine sahip olduğunu ve bin yıllık ezikliğin olumsuz belirtilerini taşıdığını görüyorum.
Gözaltı torbaların şişmiş, gözlerin kızarmış, belli ki gece kâbus görmüş, rahat uyuyamamışsın.
Siyah tenli olduğu için insan olarak görmediğin, hayvanat bahçelerinde sergilediğin, katlettiğin milyonlarca mazlumun ruhu karabasan olup ruhuna baskı kuruyor olmasın?
Cezayir’de katlettiğin 1,5 milyon insanın veya dünyaya üstün ırk olduğunu bilimsel olarak kanıtlamak için Namibya’dan getirttiğin kafataslarının hayaletleri odanda dolaşıyor olmasın?
Ama yine de kan içme dürtüne engel olamıyorsun. Kan içmenin kutsallığına inanan sisteme kendini amade etmekten vazgeçemiyorsun.
İnsanların kutsallarına saldırarak onları terörize etmek istiyorsun; böylelikle Cezayir, Ruanda, Namibya, Avustralya, Hindistan, Libya ve sayısız ülkede yapığın katliam ve soykırımları sümen altı edebileceğini sanıyorsun.
Yüzleşmekten deliler gibi kaçtığın o geçmişinin meşruluğuna kendini inandırmak istiyorsun.
Hitler, Mussolini olan ismini Makron veya Wilders olarak değiştirerek ruhsal kabızlıktan kurtulacağını sanıyorsun.
Son zamanlarda da İslam karşıtlığı üzerinden Müslümanların özgürlüğünü kısıtlayan adımlar atıyorsun.
Dinle Küçük Adam; kendi hallerinde yaşayan, rızkının peşinden koşan, Din-i Mübin-i İslam’ı benimseyen insanları sırf senin gibi inanmıyorlar diye ötekileştirip zulmediyorsun.
“İnançlara saygılı olduğunu söylüyorsun değil mi?”
Kitaplığında Kur’an-ı Kerim olan ve bu kitap uğruna yaşayan insanları suçluyorsun.
“Bir kedi matematikten ne anlarsa,” sen de kendi kutsal kitabından onu anlıyorsun.
“Özgürlüğün kanıtı sandığın saygısız bir dil kullanıyorsun. Ama özgürlükle saygısızlığı birbirine karıştırıyorsun.”
“Kendini büyük bir oburluk içinde parayla ve mutlulukla doldurmak istiyorsun çünkü kendini boş, aç ve mutsuz hissediyorsun...”
“Hakikati söylemenin gerekli olduğu durumlarda yalan söylüyorsun, hakikate karşı koyuyorsun.”
Sen de Machiavelli gibi hedefe ulaşmak için her türlü adi ve alçakça aracın mubah olduğuna inanıyorsun.
Sen kartallardan korkuyorsun…
“Neden bağırıyorsun böyle, biliyor musun? Korkuyorsun da ondan. Taktığın maskenin düşmesinden” sırf seninle tekstilde yarışıyor diye Bengal’de 40 bin çıkrık ustasının elini kesmek suretiyle yaptığın vahşetin bilinmesinden, dolayısıyla gerçek yüzünün görünmesinden…
Dünya savaşlarına neden olup “milyonlarca insanı katlettikten sonra Hitlercileri asıyorsun. (Oysaki Hitler’i de Mussolini’yi de sen beslemiştin.) Bu milyonlar öldürülmeden önce, neredeydin ve ne düşünüyordun? Doğru olanı düşünebilmek için milyonlarca ceset yetmiyor mu sana? Bu milyonlarca cesetle yüz yüze gelmiş olmak da seni uyandırmıyor.”
Biliyoruz ki Küçük Adam; Dünyanın dört bir tarafını zihnen ve fikren, nefret sarmalı içinde organize etmek istiyorsun.
Biliyoruz ki Küçük Adam; aklı sıra dünyayı evirip çevirme lüksüne sahip olduğunu düşünüyorsun.
“Aslında zayıfsın yalnızsın ve de çaresizsin. Hissettiğin nefret duygusundan dahi nefret ediyorsun, kendi varlığına bile dayanamıyorsun; ne yapacağını bilmez haldesin…”
“Kendi inşa ettiğin labirentin içinde dönüp duruyor, çıkış yolunu bir türlü bulamıyorsun,” çünkü dünyaya söylediğin yalanlarla gözünün ferini söndürmüş bir haldesin.
Evet iyi dinle “Kendini bir şey sanan, Küçük Adam”
Seni anlıyorum Küçük Adam; yüzlerce yıl İslam medeniyeti karşısında duyduğun aşağılık duygusu kibre dönüşmüş, bu nedenle onları taltif etmek yerine ‘terörize edilmiş bir İslam imajı’ oluşturmak istiyorsun.
Ama başaramayacaksın!..
FACEBOOK YORUMLAR