Her alanda kalite ve seviye kaybının inanılmaz boyutlarda olduğu eleştirel düşüncenin esamesinin bile okunmadığı fevkalade talihsiz bir dönemi yaşıyoruz
Sosyal medyanın tehlikesini insanlara anlatırken bu anlatımı sosyal medya ve günümüzün etkin araçları olan medya üzerinden yaptığımızın farkında dahi olamıyoruz
Oysa eleştirel aklı kaybetmiş toplumların gerek bilimsel gerekse fikri planda mesafe almaları ve modern zamanlarda gelişerek hayatiyetlerini muhafaza etmeleri mümkün değildir. Bilge kral Aliya İzzetbegoviç'in Özgürlüğe Kaçışım Zindandan Notla adlı kitabındaki şu ifadeler o kadar anlamlı ki
Ben olsam Müslüman Doğudaki tüm mekteplere eleştirel düşünme dersleri koyardım Batının aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur.
Demek ki boşuna bilge kral olunmuyormuş
Eminim ki hepimiz Aliya İzzetbegoviç'in bu sözlerini hayranlıkla okuyoruzdur ama bu cümlenin gerçekten hayatımızda bir karşılığı var mı doğrusu ondan çok emin değilim Zira şu anda sadece siyasi bağlamda değil aklımıza yatmayan ya da ahlaki ve vicdani olarak izah etmekte güçlük çektiğimiz herhangi bir konuda en küçük bir muhalif tavrı ve eleştirel bakışı dillendirmekten aciziz
Daha da vahim olanı birbirimize eleştiri potansiyeli taşıyan sorular sormaktan bile endişe eder halde olmamızdır Zira içinde yaşadığımız zihniyet çürümesi eleştirel düşünce sahiplerini her an bir ihanet suçlamasıyla karşı karşıya bırakabilir
Aslında bu konuda zihnimizin daha da berraklaşabilmesi için Aliya İzzetbegoviçin eleştirel düşünce dersleri önerisini daha etraflıca düşünmekte yarar var Çünkü tarihsel süreç içinde belli dönemler hariç maalesef İslam toplumlarında eleştirel düşünce yeterince hayat hakkı bulamamıştır lider Önderlerin her söyleminin harfiyen uygulanması gerektiği baz alınmış bu söylem üzerine fikir beyan etmek soru sormak haramla eşdeğer görüldüğü gibi hain etiketleri hep olmuştu ve olmaya devam ediyor
Biliyoruz ki eleştirel düşünce olmadan ilmi gelişme olmaz eleştirel düşünce olmadan fikri derinlik sağlanamaz eleştirel düşünce olmadan özgürlükler gelişemez ve özgürlüklerin olmadığı toplumlarda da Allah'ın şeriatı olmaz hukuk olmaz sadece muktedirlerin eylem ve fiilleri hak hukuk ve adalet olarak algılanır
Unutmayalım ki günümüzdeki şekilci ve görsel müritlik tarafgirlik fertlik anlayışını yeterince sorgulayamadığımız için hiçbir zaman sorunlara karşı bilgi ve düşünce ve hakiki manada adaleti tesis edemedik her alanda kolaycılığa kaçtık ve uygulanamayan eskicende o zaman başka şimdi başka denilen geleneğe sığındık Sonunda içinden çıkamadığımız bütün problemlerin sorumluluğunu İslam düşmanlarına havale edip rahatlama yolunu seçtik Başımıza gelen her şeyin sorumlu düşmanlardır bizden gözükenlerin düşman saflarında olmalarını göremedik düşman yol ve yöntemlerini kullananları göremedik sonuç olarak toplumların bireylerin fertlerin insanların yaşam biçimi ile söylem çelişkileri yerine İslami davayı cemaat yada partileri eleştirip onların nezdinde İslamı mahkum etmeye başlayıp hem dünyada hemde ahirette kaybedenler olması eleştiriye kapalı olanları üzmek yerine sevindirmişse durup düşünmemiz lazım ve hak ve adalet çerçevesinde eleştirinin daha mükemmel olması için elzem olduğunu gösteriyor
Oysa Kur'an açıkça diyor ki Başınıza ne geliyorsa hep ellerinizle işlediklerinizin bizzat yaptıklarınızın sonucudur
Rabbim tüm işlerimizi rızasına uygun olarak yapmayı nasip etsin
FACEBOOK YORUMLAR